Kahraman Tazeoğlu 'dan okuduğum üçüncü kitap. Beni ağlatabilen yazarlardan Kahraman. Yazdığı her satrı alıntılamaktan kitabı okuyamaz oldum neredeyse...
Efil ve Adal'ın kaybolmuş çocukluğunun kesişen yollarında deniz kabuğuna anlatılan hikayenin gerçek kahramanının yine anlatanlar olduğu bir eser okudum ben...
Bazen diyor ki iç sesim;"Zamanı geriye alabilsem her halde psikolok mesleğini seçerdim." Her anlatılan hikayede bir parçça biz varız çünkü. Yolumuzu buluyoruz yolunu kaybetmişlerle.
Babaların önemi büyüktür çocukların hayatında. Şimdi diyeceksiniz ki; " Ya anneler?" Anne çocuğun ruhu zaten. Annesiz çocuk, ruhu çekilmiş bir canlıya dönüşür her nefesinde.
Babaların açtığı yaraları kimse saramıyor maalesef...Baba'dan yara alan çocuklar melhemi hep başkasında arar. Şefkati, merhameti, sevgiyi ararken kabuk bağlamayan yaraları olur o çocukların.
Huzuru bulmanın tek yolu kendi içimize doğru çekilmektir. Kendimizle baş başa kalmak. Bizi bize sormak. Anlatarak rahatlar ya insan, ondandır ki bizi dinleyen biri olsun isteriz. Ama yalnızlığımızın başladığı yer, bizi anlayan o "biri"nin ruhumuza kaybolduğu dakikada başlar.
Kitabı değil, duygularımızı, kimliğimizi anlattım ya hani..Bana kitabın bıraktığı etki bunlar.
#169551451 dediği gibi meze olmayalım. Yazalım hikayemizi. Elbet bir gün bizim de hikayemizin baş kahramanı bizi okur.
#169535625 İki damla göz yaşı süzüldü şakaklarımdan. Başlığa yazdığımı mutlaka dikkate alın. Ne çok ister insan ruhundakı acıyı söküp alacak birinin hayatında olmasını. Bayılacak kadar kendinden geçerken birinin her an 'Ben buradayım, bayılabilirsin,' demesini...
Bir de yazarın kendi sesinden dinleğin yalnızlığı..
#169570728
Keyifle okuyun kalabalıktakı yalnızların kitabını...