Başka ülkelerde, devlet ne kadar zengin olursa olsun, kendi ambarını doldurmayan insan açlıktan ölmeyeceğine güvenemez. Onun için, ister istemez, memleketinden, yurttaşlarından daha çok kendini düşünür.
Utopia'da her şey herkesin olduğu için, ortak ambarlar dolu olduğu sürece, kimse hiçbir şeyden yoksun kalmaz. Devletin geliri hiçbir zaman haksızca dağıtılmaz. Utopia'da ne yoksula rastlanır ne dilenciye. Kimsenin hiçbir şeyi olmadığı halde, herkes zengindir. Dünyada kaygısız, rahat yürekle, sevinçle yaşamaktan daha büyük zenginlik olabilir mi?
Geçim sıkıntılarına düşmeden, karısının ağlayıp sızlanmalarını, yiyecek içecek istemelerini duymadan, oğlunun yoksulluğa düşmesinden, kızının çeyizsiz kalmasından korkmaksızın yaşamaktan daha mutlu ne olabilir?