Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Burası dünya ve biz artık çok sıkıldık. Oyun bitti, zifiri karanlıkta belalar uçuşuyor Dünyanın yalanları, uçakları ve bombaları arasında solup giden ömrümüzü Kuşa çeviren yasalardan, yönetmeliklerden, nizamnamelerden sıkıldık Telefon seslerinden, akıp giden televizyon görüntülerinden, bilgisayar tıkırtılarından, gazete hışırtılarından Alıp başımızı gitmek istiyoruz Alıp başımızı sana gelmek istiyoruz Sana gelmek Sana gelmek, orada kalmak istiyoruz Çok unuttuk hatırlamak istiyoruz Başımızın okşanmasını, gözyaşımızın silinmesini, kolumuza girilmesini istiyoruz Yağmurunu ve meleklerini yeniden istiyoruz Rüzgârın sesini, ırmağın sesini, Dağların dağ, denizlerin deniz, kadınların kadın, çocukların çocuk Erkeklerin erkek, ekmeğin ekmek, nanenin nane olduğu bir dünyayı yeniden isterken Seni istiyoruz aslında Bunu söyleyemiyoruz Her yer gece, çok gece Ve biz meleklerini istiyoruz Rabbim Çok yenildik yetmez mi Bir bankanın önünde, bir koltuğun altında, bir ziyafetin ortasında, bir günahın tenhasında Büyütüp durduk siyahı Kuşlar gibi bakarken Kuşlar gibi vurulan çocuklarla Çok yenildik yetmez mi Bir mermiyle değişirken dünyamız Kulağımızda uluslararası bir kınama Büyük büyük yokluk yurdunun uğuldayan sorusuyla giriyoruz toprağa Dünya değişti ama kapı nereye açılacak Biteni biliyoruz şimdi ne başlayacak İşaretler ortadayken çöllere daldık Kalp verdin korkunç yaralandık Akıl verdin, iyiliği esir aldık Ekranda kıtadan kıtaya atılan bir füze Gazetede karşı kaldırıma geçerken çiğnenen bir adam Durmadan dönen bir dünyada nerede olunabilirse Orada bile değiliz ve bilmiyoruz böyle nasıl Çamur olabilir kan olabilir karanlık olabilir böyle nasıl Ele geçirir dünyayı gece Gece gece gece Her yağmur tanesini bir melek indirirken yeryüzüne Her yalanı yüz şeytan taşıyor olabilir mi Bilmiyoruz Çünkü bilincimiz içerken binlerce yılın karmaşık şurubunu Kameraya bakıp kalabalık şeyler söylemek ve gülümsemekle meşgulüz şu an Sonra oturup düşüneceğiz bütün bu olanları Bu olanlar! Çok şey şüphesiz Ama vaktimiz kalırsa oturup düşüneceğiz Yusuf’u düşüneceğiz, Yakub’u, Musa’yı, İsa’yı düşüneceğiz, Nuh’u ve öbürlerini Ve Efendimizi Efendimiz Kuyular kuyular kuyular kazdık Bir nefes üflemen için yeryüzü bataklığında, sazdık Kestik kendimizi deldik yaktık Sonra sana değil dünyaya aktık Dünya ki mescittir, bir ona otel yapmışız Kalktı ki yenilmişiz değişmişiz azmışız Bir sızı kalmış içimizde başka bir şey yok Bu sızıdan yol bulup kapına dayanmışız Bir çocuk oyuncağını alamamış Bir kız sevdiğini saramamış Bir anne yıllardır kolları açık bekliyor oğlunu Bir adam paramparça bir çift göz için Birisi ekmek götürememiş evine Birisi aşk Birimiz dünyayı kurtaracak Birimiz yarını Birimizin aklı tutuşmuş yanıyor Birimiz bomboş kalbine bakıp birini anıyor Birimiz ayrılığın ilk günü gibi her akşam kanıyor Birimiz kıyametin koptuğuna inanıyor Birimiz çekip gitmiş yeryüzünden ellerini hâlâ açık sanıyor Geldik işte bunlar ellerimiz Açılmış bak, bilirsin ne diye Ki bilirsin, biz bu ellerle neler işledik Açtık işte bunlar ellerimiz Burası dünya Şu biziz Bunlar da ellerimiz Öyle açık, öyle acemi, öyle boş Öyle mahcup, öyle dalgın, öyle boş Öyle boş Senin değil miyiz hepimiz Senin değil mi her şey Alırsın kime ne verirsin kime ne Ve bu açtığımız eller senin değil mi Senin değil miyiz hepimiz Rabbim Bir yıldız bir ağaç bir buğday tanesi kadar Bize dokun Dokunmazsan uçacağız tozlar gibi uzayın derin soğukluğuna Kahire’den Bombay’a, İstanbul’dan İsfahan’a, Kudüs’ten Paris’e Sensiz neye baktıksa örgütlü bir yalnızlıktı Ne yaptıksa sensiz, bir şarkısızlıktı Hayatın bir durağından öbür durağına Bir sevgili olmadan yürümek! Bunu yapamıyoruz Kundağı çıkarıp kefeni giymeden önce Adına hayat dediğimiz o büyük sarhoşlukta Bir ölüm adımıyla geçerken dünyanın bütün içlerinden Ellerimizi açmış bekliyoruz Açmış bir çiçeğin değil miyiz senin Haber göndermedin mi bize Şahitlerin değil miyiz Müziğin değilsek bu sesler ne Kimsesiziz kime gidelim Yaralarımız var kime Sıcak bir şey arıyoruz, kime Merhamet istiyoruz, kime Bağışlanmak istiyoruz, kime gidelim Sorumuz ve cevabımız sen değil misin Yorgunuz, kaybetmişiz, dalgınız, kırgınız, küsmüşüz Bu çocuklar birer birer kaybolurken sisler içinde kime gidelim Çok yürüdük yollar kayboldu yol bulduk sana geldik Ne getirdin deme bize senden başka neyimiz varsa o bizim yokumuzdur Geldik işte bunlar ellerimiz Bunlar da ellerimizin büyük boşluğu Altı yönüm harab, beş duygum harab On parmağımda on acı Ya Râb Denize dalan bir testi nasıl tahammül etsin suya Fırlattın beni dünyaya Yeniden al kucağına, çağır beni yeniden Bu saman çöpünü kasırgada bırakma. Bağışla bizi diyebilir miyiz bilmiyoruz Dilimiz varır mı buna Affet bizi diyebilir miyiz Bunu deniyoruz şimdi İçimizin ve dışımızın bütün cehennemlerinin uzağında bir bekleyiş bizimki Büyük bir kapının önünde bir karınca, vurmuş kapıyı bekliyor Kapı açılacak yoksa niye var Rahmet örtecek günahı Geride kalacak gazabın adımları Duyulacak büyük bahçenin o büyük şarkıları Sunulan şarabı çekinmeden içeceğiz Görüneceksin durmadan kendimizden geçeceğiz Görüneceksin her şeyimizle sana göçeceğiz Değil mi Değil mi Değil mi Ol dedin olduk senden Gel dedin geldik sana Yaptıklarımız için Yapmadıklarımız için Elimizi, dilimizi Allah’ım Bağışla bizi bağışla bizi Başımız yerde Açtık elimizi sevgilinle birlikte Bize bak çekip çıkalım uçurumlardan Bize bak çıkalım dünyanın bütün kulluklarından Parçansak al bizi bir daha ayırma evinde uyuyalım Yabancıysak dost ol bize senden ayrılmayalım Elimiz açık ve ruhumuz secdede durmuş bekliyoruz Sevdiklerin aşkına sevenlerin aşkına İnşirah inşirah inşirah Ayetin değil miyiz senin Yâ Allah
··
756 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.