Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

El yazması eserlerimiz, kitaplarımız yakıldıktan, camilerimiz satıldıktan sonra sıra kıymetli halılara ve antika eşyalara geldi. Size hangisini anlatsam beyefendi? Musa Fakih veya Zihnizade Camii'nin çok güzel ve çok büyük bir halısı vardı. Bütün Kastamonu o halının vakti zamanında beş yüz altına alındığını bilirdi. İşte o güzelim halıyı bir gün Zihnizade Camii'nden alıp valinin makam odasına serdiler. İtiraz etmek kimin haddine düşmüş. Hah, bir süre valinin ayakları altında kaldı. Sonra bir gün nasıl olduysa o nadide hali Vilayet Konağı'ndan, hem de valinin makam odasından çalınıp gitti. 70-80 metrekare büyüklüğünde bir halıyı tek başına kim dürebilir, tek başına kim omuzlayabilir ve sonra hiç kimseye görünmeden Vilayet Konağı'ndan kim sıvışıp gidebilir? Hiç kimse o halının bir gece yarısı nasıl kanatlanıp uçtuğunu öğrenemedi! Hiç kimse o modern hırsızlık üzerine yürümek cesareti gösteremedi. Halka dönük, halk için, halktan yana olan bir parti zamanında zavallı Kastamonu halkı "Bizim o antika halımız ne oldu?" diyemedi. Zamanın Kastamonu valisi de o müthiş hırsızlık üzerinde hiç durmadı. Sanki odasından eski, günü geçmiş bir gazete parçası alınıp götürülmüş gibi bir tavır takındı. Polisler eskici pazarlarında bir iki dükkâna şöyle bir girip çıktılar, sonra onlar da işin peşini bıraktılar. Halının nerede, kimin evinde dürülü kaldığını çok iyi bildikleri hâlde oralara yanaşamadılar. Hatta çalınan halının çok yakınlarında nöbet tuttular. Hırsızlığa göz yumdular.
·
392 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.