"Günün birinde bir sahile bir milyon balık vurur. Sahilde olan küçük bir kız hala canlı olan balıkları hızla denize atmaya başlar. O sırada yanına yaklaşan yaşlı bir adam, 'Burada bir milyon balık var. Tek tek hepsini kurtaramazsın? Bu kadar uğraşman ne fark eder?' diye sorar. Küçük kız da kurtulan her bir balık için fark eder yanıtını verir."
Kitapta en sevdiğim bölüm bu kısımdı. Geri kalan hikaye bir sürü kitaba ve filme konu olmuş bir hikayeyi içeriyor. Sebastian Fitzek'in tarzından çok farklı bir kitap olmuş. Bence diğer kitaplarının yanında biraz sönük bir kitap.
Kitabın konusuna gelirsek, metro raylarında omzundan vurulmuş bir halde bir adam uyanır ve geçmişine dair hiçbir şey hatırlamamaktadır. Avucunun içinde tek bir kelime yazmaktadır: Noah.
Adının Noah olduğunu düşünen bu adamla, dünyayı etkileyen bir grip salgınının gölgesinde, puzzle parçaları gibi geçmişini bulmasını okuyoruz. Geçmişe daldıkça salgının aslında bilinçli bir şekilde yapıldığı, sistematik bir şekilde insanların öldürülmek istendiğini öğrenen Noah, tüm bu planların merkezinde kendisinin de olduğunu öğrenir. Ve bu salgını durdurabilecek midir?
Hikaye bana 
Dan Brown 'un 
Cehennem kitabını anımsattı. Temelde iki kitapta da yapılmak istenen aynı şeydi: Sistemli bir şekilde insan nüfusunu azaltmak. Sona doğru kitap bizi şaşırtmayı başarıyor. Felaket senaryoları okumayı sevenler kesinlikle bu kitabı okumalı...
·
497 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.