Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Türk delegasyonu oranın Genel Halk Kongresi Dış İlişkiler Genel Sekreteri Ahmet Şahatî ile görüşürken, adamcağız haklı olarak, NATO'yla ilgili bazı gerçeklere dokunmuş, belki gazetelerde okumuşsunuzdur, üzerinden biraz geçti, şöyle bir bellek tazeleyelim. Diyor ki, bir kere Türkiye'nin nerede olduğu belirsiz, Batı'dan yana mıdır, Doğu'dan yana mıdır, bu aydınlığa kavuşsa iyi olur. İkincisi Türkiye'nin NATO ile ilişkileri, Üçüncü Dünya ve İslâm ülkeleriyle ilişkilerinde sürekli pürüz yaratıyor, Türkiye'nin bu ülkelerden daha iyi yararlanmasını engelliyor, oysa Türkiye bu örgüte saldırılara uğradığı takdirde yardım göreceğini umduğundan girdiyse, yanlışı var, NATO hiçbir zaman Türkiye'nin savunmasını yapmış değildir, yapacak da değildir. Türkiye bir tehlike karşısında NATO'dan istediği yardımı göremeyecektir. Başkalarına yardım eden Türkiye'nin başkaları tarafından savunulma ihtiyacı duymasını son derece garip karşılıyoruz. Siz bu lâflara şaştınız mı, ben şaşmadım, nedeni belli: NATO, Sovyetler nükleer güçte Amerika'yı yakaladığı andan itibaren topyekün mukabele denilen total savaş stratejisini terketmiştir, Türk Genelkurmayı bunun NATO kanatlarına saldırı olduğu takdirde bu kanatların savunması için NATO genel karargâhının otomatik olarak bir topyekün atom savaşı başlatmayacağı, kanatlarda (yani Türkiye'de) konvansiyonel silâhlarla klâsik bir savaşın sürmesine göz yumacağı anlamına geldiğini bilmiyor mu? Elbette biliyor. Dahası, NATO, kanatları gözden çıkarmıştır, ancak, Toroslar çizgisinde tutunulmasını gözönünde tutar, önemsediği saldırıysa orta Avrupa'dan beklediği saldırıdır. Bunlar her yerde, herkesin bildiği şeyler.
Sayfa 170 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
·
788 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.