Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Sessizce "de" anlaşabilmek
VAROLUŞ İTİRAFI Genç adam, dış dünyada bulamadığı neyse, nelerin kırıklığı, nelerin hevesiyse, katılmak için dergâhın kapısını çaldı. Binlerce gecenin ve yakarışın esrarından süzülmüş, aksakallı, incecik, uçuk bir İsa tasviri gibi bir derviş açtı kapıyı. Genç, içinde yapraklı bir göl, gölgeli bir sesle dergâha katılmak istediğini söyledi. Derviş, dalgınlıktan öte gözlerle baktı gence. Bir şey söylemeden usulca kapattı kapıyı. Şaşkın kalıverdi tanrı heveskârı. Kısacık, uzunca, bir zaman sonra kapı açıldı. Derviş, elinde su dolu bir kova, bir şey söylemeden gencin önüne koydu. Sonra bin yıllık bir bilginin karşılığını bulmak ister gibi baktı yüzüne. Genç, bu sırrı binlerce yıl önceden biliyormuş gibi incecik bir gülümsemeyle yanı başındaki gül ağacından bir yaprak kopardı, suyun üstüne bıraktı. Derviş, üstündeki esrara yakışan bir gülümseme, aradığı yanıtı bulmanın sessiz sevinciyle, dergâhın kapısını ardına kadar açtı. Derviş, harflerin sesiyle büyüyü bozmadan, genci incitmeden "doluyuz" demiştir. Genç, bilgeliği görmüştür, inceliği görmüştür, içerdeki dünyayı görmüştür. Kendi sığlığında boğulan dünyadan, doğru yere geldiğine bir daha inanmıştır. "Ben taşırmam" demiştir. Kapı, sessiz bir alfabeye, onun çağrışım yüklü cümlelerine, dışarının kaybettiği bir sonsuzluğa açılmıştır.
·
337 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.