Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Babalar Erkenden Eve Çocuklarını yakından inceleyen, onlardaki kişilik oluşumunu günü gününe takip eden bir anne, gördüğü bozuklukların babadan ileri geldiğini anladı. Baba iyi bir adam. Hazreti Peygamber Efendimizin: “-Mü’minlerin iman yönünden en kâmilleri ahlâken en güzel olanlarıdır. Sizin en hayırlınız kadınlarına karşı en iyi, en nezâketli olanınızdır” mealindeki hadisine uymaya çalışanlardandır. Ancak çocuklarına karşı görünüşte iyi ve anlayışlı olmasına rağmen, bu ilgi az gelmektedir. Zira çocuklar bu iyi babayı az görmektedirler. Anne işte bunu farketmiştir. Anne belki de, kendisi için bir talebin söz konusu sanılacağından korktuğu için kocasına eve erken gelmesi gerektiğini anlatmamıştır. Onun yerine biz söyleyelim. Hem ona, hem de bütün babalara: -Eve erken gelin ve çocuklarınızla ilgilenin. Çocuk babasını görmek ister. Bununla babanın hâkimiyetini, koruyucu sevgisini görecek, yaşayacak, kişiliğini bununla pekiştirecektir. Bir dostumuz vardı. Allah selamet versin. Kendini güzel uğraşlara öylesine kaptırmıştı ki, eve gitme zamanı gecenin yarılarından önce olmazdı. Büyük şehre Anadolu’nun bin bir bucağından gelmiş üniversite öğrencilerine ev, burs, yurt, fakirlerine maddî yardım bulacağım diye ömrünü verirdi. Şimdi nerededir, ne yapar bilmiyorum. İşte bu insansever dost, başka çocuklar için kendini helak eder, küçük gelirini bile onlarla bölüşürken, derlerdi ki kendi evini ve çocuklarını ihmal eder. Kendisi anlatmış, bir gün eve her nasılsa erken gitmiş. Yorgun muymuş, yoksa hasta mı, her neyse, kapıyı çalmış. Beş yaşlarındaki kızı kapıyı açmış. Bu tam adımını içeri atacakken, kızcağız dönüp içeriye seslenmiş: -Annee, bak bir adam geldi... Bir de bir muhterem zattan bahsederler. Biliyorum, ondan bahsetmenin yeri burası değil. Zira durum çok farklı. Sadece çağrışım yaptı da onun için anlatacağım. Bu muhterem zatın yirmiye yakın çocuğu varmış. Günün birinde çarşıdan meyveler satın alarak elindeki fileyle eve gidiyormuş. Birkaç sokak sonra arkasına birinin takıldığını görmüş. Bakmış ki beş-altı yaşlarında, yüzü-gözü haylazlığın izleriyle dolu, afacan bir çocuk. Her neyse yürümesine devam etmiş. Nice zaman sonra bakmış ki çocuk hâlâ onu takip ediyor. Anlaşılan demiş canı filedeki elma-armudu çekti. Çıkarmış bir elma vermiş. Yesin ve yoluna devam etsin için. Ancak bir sokak daha ilerledikleri ve eve iyice yaklaştıkları halde onun hâlâ kendisini izlediğini farketmiş. Nihayet bahçe kapısından içeri girmiş. Çocuk da kendisiyle beraber kapıdan içeri süzülmesin mi? Bakmış karısı bahçede: Hanım demiş, şu oğlan kim, deminden beri arkamdan gelip duruyor? -Allah seni iyilikle ıslah eylesin, demiş kadıncağız, o senin oğlundur! Belirttiğim gibi sonuncusunu bir çeşni olsun diye buraya kattık. Bulunduğu bölgede, içi hikmet dolu nükteleri ile, bütün davetlere icabet edişi ile, insanlar arasındaki sürtüşmeleri, geçimsizlikleri hatta kan davalarına dönüşecek dereceye gelmiş düşmanlıkları hakem olarak halledişi, insanlara iyiliği gösterişi ve benimsetişi ile dikkati çeken, belki sadece bu sebeble evlatlarını biraz da sayıları çok olduğu için az tanıyan bu baba, elbette eleştirilerimizin dışındadır. Ama işlerinden sonra hiçbir makul sebeb yokken evlerinden uzak kalan, evlerine gittikten sonra da televizyon vesaire gibi sebeblerle çocuklarına, onların yüzlerine dikkatle bir kere bile bakmayan babalar eleştirilerimizin içindedir. Eğer bir baba iseniz bu akşam özel olarak evinize çocuklarınızla ilgilenmek üzere gitmenizi rica ediyorum. Onların yüzlerine dikkatle bakın: Neler biliyorlar, sorular sorarak bir deneyin. Sizden neler bekliyorlar, öğrenmeye çalışın. Onlarla biraz konuşursanız, isteklerinin sakız, çikolata gibi şeylerden ibaret olmadığını, sizden kişiliklerinin tekâmülü için sevgi, dikkat ve istikrarlı bir otorite istediklerini göreceksiniz
·
206 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.