Gönderi

yıllar önce kendimce tarikat/tasavvuf anlatımı yapmıştım:
Bir kardeşimizin ricası üzerine tasavvufu dilim döndüğünce anlatayım. Tasavvuf İslam'ın bâtın tarafına zoom yapmaktır tabiri caizse. İçki,zina,iftira vb. zahir fiiller nasıl haramsa bazı bâtın olan, içinizde bulunan, siz ve rabbinizin dışında kimsenin bilemeyeceği, zâhirde gözükmeyen fiillerde haramdır. örn: riya, ucub, kibir, sum'a, su-i zan, haset vb. Tasavvuf ile Tarikat aynı şeydir. Hiçbir farkı yoktur. Siz bakmayın medyaya, FETÖ yapılanmasının fâş edilmesinden sonra diğer bütün cemaatleri de zan altında bırakmaya çalışanlara. Veya birkaç sahte şeyhe aldanarak bu kurumlara laf etmeyin. Milyonlarca insanın hakkına girerseniz eğer cennetin yolunu birdaha zor bulursunuz. Tarik, yol demek. ''at'' eki Farsça'dan gelir, -lar -ler anlamında. Tarikat, yollar demektir. Peki bu yolların amacı ne bu yol sizi nereye götürür? Allah'a götürür. Allah bir mekanda mı ki? Tabiki hayır. O mekandan münezzeh yegane ululanacak ilahtır. Bir şeyi yapan , yaptığı cinsten olamaz. Arabayı yapan araba cinsinden, evi yapan ev cinsinden olamaz gibi. Bu kısa bilgiyi verdikkten sonra Allah'a gitmeye geri dönelim. Bu gidiş nedir, nasıldır? Seyr-u Süluk denir. Sâlik olan kişinin seyir, ilerleme hâlidir. Sâlik olan yani Allah'a ulaşmaya çalışan kul. Ne yaparak peki? Kalpteki hastalıkları tedavi ederek? Hastamayız? Hemde nasıl hastayız. Öyle bir hastalıkki bu, maneviyata sağır eder adamı. İbadet edemiyor musun? Hastasın. İbadetlerinden zevk alamıyor musun? Hastasın. Kalpteki hastalıklar ise riya, hased vb. daha evvel saydıklarımdır. Çok çeşitlidir bu hastalıklar. Bunlar kalbi yaralar. Vicdanı zamanla küsufa erdirir. Yani vicdanınızı susturur. Fıtratınıza(Yaratılışınıza) yerleştirilen ulvi, manevi cevherlerinizi(letaifte denir) hançerler, susturur. Birdaha toparlayamayabilirsiniz. Bu hastalıklar dolayısıyla da kalbinizin vicdanınızı yaralan şeyler ise zahir ve batın günahlarınızdır. Tasavvuf burda devreye giriyor. Bir Mürşid(Yol gösterici) diğer adı Şeyh(Arapça bir kelime hoca demek. Bildiğiniz hocalar gibi değil tabiki) Mürşid vasıtasıyla-vesillesiyle başta tövbe(tevbe) ettirilir. Tevbe Allah'a yapılır, şeyh efendiye yapılmaz. Ve o Şeyh efendi sizin hastalığınıza göre zikir verir. ''Kalpler ancak Allah'ı zikretmekle tatmin olur'' ayeti gereğince. Bu zikir vücudun belli bölgelerinde çekilir, oralara hiç girmiyorum. Bu zikirleri çekerek kişi o hastalıklardan zamanla kurtulur, tedavi olur. Ve zamanla güzel ahlakını artırırr. İslam dininin amacı-gayesi budur. Güzel ahlaklı olabilmektir. Sadece zahir günahları değil batın günahlardan dahi korunmaktır asıl amaç. Bu zikirleri çekmeye başlayanlar zamanla değişir-dönüşürler. Ümmet-i Muhammed'e (sas) faydalı olabilecek bir hal alırlar. Bu zikirlere nefsi tarumar eder. Paramparça eder. Nefs zamanla günaha meyledemez. Ahirete alnınız ak gitmenize, kabre girince bedeninize elletmemenize sebep olur. (Kabir azabı akrep-yılana işaret ediyorum.) Asıl er kişi odur ki kabre girince bedenini elletmez. Selam olsun onlara. Günümüzde Mürşid var mı? Mevlana, Yunus Emre, Hoca Ahmed Yesevi, Hacı Bektaşı Veli vb. bunları duydukta günümüzde var mı? Elbette var. Kıyamete kadar da olacaktır. Mahmud efendi hz. var, Bursa'da. Seyyid Abdulbaki hz. var, Adıyaman'da. Muhammed Konyevi hz. var, Konya'da. Daha var tabi bunlar meşhurlarından. Bende defalarca gitmişimdir buralara. Hayatımın değişmesine sebep oldular. Elhamdülillah. Çok yüzeysel anlattım. 100de 1'i bu kadar yapıyor. Bu kadar kafi. Vesselam.
·
758 görüntüleme
Melih Çağrı okurunun profil resmi
yazıda belirttiğim 3 mürşidden 2si ahirete gitmiş abi. :(
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.