Kitabı okuduktan sonra üzerime bir yorgunluk çöktü. Böyle "of hayat gerçekten bu kadar berbat bir yerdi doğru ya lan" deyip çöküntülere geçtim. Hani kötü bir anlamda değil de daha çok uzun zaman gerçeklerden uzak kalıp aniden şaaaak diye suratını doğum günü pastasının içine yiterler de bütün hayallerin o krem şantinin içine gömülür ya? Öyle bir şey. Sonra o pastayı suratından yalaya yalaya yemeye devam edersin. Pasta sana kaldı, yaşasın. Ama nasıl bir pasta o, trajedi. Çok da yüksek standartları olmayanlar veya seni çok sevenler de o pastadan yerler biraz. Karışık duygular. O pastaya suratını yiten ele dön de bir bak. Üzerinde Ece Temelkuran yazıyor olabilir.