George Eliot 1819 yılında İngiltere'de doğmuş, asıl adı Marry Ann Evans olan kadın yazarlardan biri. Marry Ann Evans tüm romanlarını yaşadığı dönemin kadına bakış açısını dikkate alarak "George Eliot" takma adıyla yayımlamıştır. Yaşadığı dönemin ve eserleri yayınladığı yılların bir kısmı Victoria Dönemine denk gelen yazar, döneme damga vuran adından söz ettiren yazarlardan da biri oluyor. İyi bir eğitim alan George Eliot çalışmış olduğu dönemde çeviriler yapmış ve bir takım eleştiri yazıları kaleme almıştır. Edebiyatla olan ilişki hem yazar hem okur olması kitaplarına özellikle de yapısal yetkinlik bakımından yansıdığını düşünüyorum. Öğrencilik yıllarında almış olduğu derslerden din ve felsefe eserlerinde okurun karşısına sıkça çıkan iki ana temadan oluyor.
Silas Marner benim yazarla tanışma kitabım olup, aynı zamanda yazarın en ünlü romanıdır. Hacimli eserlerini okumadan önce anlatım dili ve üslubuyla tanışmak için tercih ettiğim bir eseri oldu. Doğru mu yaptım yoksa yanlış diğer eserlerini okumadan kesin bir şey diyemeyeceğim ancak kendisini tanıma anlamında oldukça tatmin eden bir eser okuduğumu düşünüyorum.
Psikolojik çözümlemelere sıkça romanında yer veren yazar bunları durumlar karşısında kullandığından romanın bütünlüğünde dönemin "alt-üst sınıf tabakasını" anlama açısından oldukça nokta atışı olmuş. Sosyal sınıf farklılığını kişilik çözümlemelerinde karakter analizlerinde yer veren yazar taşra da yaşayan insan çeşitliliğini de göz önüne seriyor. Böylece sıradan insanların günlük yaşamlarına yer vermiş olduğu Silas Maner romanı bambaşka bir yere taşıyarak okura bir dönem hem de dönemler arası geçişi de ufaktan değinerek farklılıkları sunuyor. Din konusunu da es geçmeyen yazar özellikle Mrs. Winthorp karakteri üzerinden Kiliseye gitmenin, inancın önemi birkaç defa tekrarlıyor. Ben Nancy karakteri üzerinden de kendi ahlaki değer ve düşüncelerini de okura aktardığını düşünüyorum.
Taşra insanının gündelik yaşamını gerçekçi ayrıntılarıyla ele alan George Elliot aynı zamanda derebeylik sistemi içerisinde yer alan ailelerin yapısını, ahlaki değerlerini ve psikolojik analizlerini de oldukça romanında yer vererek her iki tarafın dönemini yansıtıyor. Ödül-ceza ilişkileri üzerinden ilerleyen romanda romantizm akımının etkileri de görülüyor.
Beni okurken biraz zorlayan ve rahatsız eden kısım özellikle ilk baştaki zaman-yer karmaşası oldu; bir diğeri de diyalogların arasına giren uzun psikolojik tahliller. Bunların dışında keyif alarak okuduğum ve sevdiğim bir eser oldu. Yazarın diğer kitaplarını alıp okumak istiyorum. Victoria Dönemi eserleri okumayı ya da yazarın dilini sevenler için kitabı kesinlikle tavsiye ederim. Bunun dışında eğer okuma zevkiniz benimkine benziyor ise yazarla tanışma kitabı olarak da tercih edebilirsiniz.
