Gönderi

5. Emperyalist Çağrışım
Orta Çağ kavramının son derece Avrupa odaklı olduğunu söylemeye bile gerek yok. Neticede bu kavram, Avrupa’da, özellikle Avrupa koşulları için icat edildi ve burada tarih yazımı konusunda Çin'in değil, Avrupa'nın çağlarının evrensel olarak geçerli ve önemli sayılmasına karar verildi. Ancak terime siyasi anlamda da kışkırtıcılık veren bir şey var. Haklı ya da haksız, diğer kültürlere genellikle ne türden olursa olsun bir Orta Çağ atfedilir ve bu niteleme de genellikle Yeni Çağ’ın ve modernitenin inkârıyla birlik görülür.( Linberg ve Shank, Medical Sciences. 3 vd., Modem Cag kavramıyla ilgili bir sorun oldugunu tespit ederken şuna dikkat çekerler: "Ne şekilde olursa olsun, Modern Çağ ve Erken Modern Çağ, temelde Avrupa'ya özgü bölümlendirmelerdir. Evrenselleştirilmesi, akademik bir yaklaşım olmaktan uzaktır. Avrupa/Batı tarihinin kendine özgü özelliklerini üstü kapalı olarak normatif bir modele dönüştürürler ve bu beklentileri, hala sömürgeciliğin kalıntılarıyla mücadele eden dünyanın geniş bölgelerine dayatırlar. Henüz modern olmamak, dolaylı olarak Orta Çağ’a ait olmak demektir.") Öyle veya böyle, bir yerden Orta Çağa girmenin çok kolay olduğunu gördük. Asıl zor olansa, Orta Çağ’dan çıkmak 1983 yılında Zeit gazetesi şöyle yazıyordu: "Sadece 20 yıl önce, Kuzey Yemen'de Orta Çağ yaşanıyordu. O zamandan beri ülke, Almanların da yardımıyla modern dünyayı yakalamaya çalıştı.” Görülüyor ki 1983'te Yemen, moderniteye henüz tam olarak ulaşmamıştı fakat en azından "yetişmeye çalışıyordu.” O zaman bugün, Yemen'in Suudi Arabistan bombalarının altında yeniden uzun zaman öncesine, Orta Çağ’a döndüğünü varsaymak gerekir. Moderniteye giden yolun zorlu olması, İslam'ın "Orta Çağ ve Yeni Çağ arasında" bir yerde kalması, en azından "Yeni Çağ'a ulaşamaması", basmakalıp bir söylem haline gelmiştir. Orta Çağ her yerde olabilirken, modernite çoğunlukla olumlu ve çabalamaya değer görülen ve diğer kıtaların emek vererek elde etmeleri gereken bir Avrupa kazanımıdır, tabii eğer herhangi bir şekilde yapabiliyorlarsa ve moderniteyle bağdaşmayan bir din tarafından engellenmiyorlarsa. Buna karşın modernitenin, totaliter ideolojileri, sömürgeciliği ve soykırımı beraberinde getirmesi ve 20. yüzyılı dünya tarihinin en kanlı yüzyılı yapması da saklanmaktadır. Böylece dünyanın geri kalanının Orta Çağlaştırılmasının, küresel modernite üzerinde Batı'nın yorum egemenliğini sürdürmek için emperyalist bir strateji olduğu ortaya çıkmaktadır. Orta Çağ kavramı, münferit bir sorun değildir. Bu kavramın, Yeni Çağ algımız üzerinde doğrudan bir etkisi olduğu için, siyasi meselelerde de doğrudan sonuçları bulunmaktadır. Yani Yeni Çağı kavramak için uzun zamandır farklı ve oldukça tartışmalı yaklaşımlar mevcuttur. Buna örnek Shmuel N. Eisenstadt'in çoklu modernlikler kavramı verilebilir. Bununla birlikte, Hegelci tarih anlayışına dayanan bir Yeni Çağ modelinin, hem toplumun anlayışında hem de bilimin diğer birçok alanında şaşırtıcı derecede zorlu olduğu kanıtlanmıştır. Buna göre bir toplum, ancak Rönesans, Reform ve Aydınlanma'nın Avrupa'dakine benzer gelişim adımlarını izlerse ya da askeri müdahale yoluyla da olsa Batı modernizmini kayıtsız şartsız benimserse Modern Çağ'a ulaşabilir. Bu itibarla, Afganistan ve Irak'ın "Orta Çağlaştırılması", kesinlikle ABD müdahalelerinin daha makul görünmesine katkıda bulunmuştur.
Sayfa 28 - Runik KitapKitabı okudu
·
80 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.