Hassasiyetinizi tebrik ederim, zira nasıl da yazarlarımızı can siperane savunuyorsunuz.
Şu noktanın altını çizmek gerekiyor: incelemede "ya şu Kafka varya, çok boş adam, sırf Yahudi olduğu için çok okunuyor" denmiyor. Söylenen şu, "mahir bir yazar olan Kafka..." Yani Kafka iyi bir yazarsa da ve takdire şayan nitelikleri varsa da bir Dosteyevski, Tolstoy, Balzac'ın ismi geçtiği yerde veya bir Shakespeare'in olduğu yerde büyük değildir. Mesele Kafka'nın kalemi değil, pozisyonu... Yani bu saydığım yazarlar arasında anılması. Ve şunu zaten bilmeliyiz ki bu zaten benim görüşüm ve bu ne yazarlara bir karalama içerir ve ne de onların edebiyatlarını düşürür. Zaten biz yazarların kendilerini böylece servis ettiklerini söylemiyoruz ki bu noktadan heyecanla alım. Sadece işin arka planına bakıyoruz.
Sadık Hidayet'e gelince, şu anda sizin için o noktaları çıkarıp önünüze seremem. Üç Damla Kan'ı yeni okudum ve bir daha da okumam. Başka kitabını okuyacak olursam, belki...
Ama gelelim şuraya kimsenin kimsenin edebiyat anlayışını değerlendirmek işi değil. Zaten bu anlayışlara göre fikirler ve yorumlar çeşitleniyor. Platon ve Aristo'dan beri devam eden durum bu...
Katılırsınız katılmazsınız...