Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

304 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Sönmeyen ateş yeniden yanmaya mahkumdur
Sevgili okurlar, bu kitap gerçekten okuduğum en iyi eserlerden biri. Aslında konu Jane Austen olduğunda bu durum şaşırtıcı değil. Böylesine yetenekli, insanlara hitap edebilen, duyguları bu denli iyi yansıtan bir yazara, gencecik yaşında elveda dememizin bizler için büyük bir kayıp olduğunu ifade etmek istiyorum. Eğer daha uzun yaşayabilseydi kim bilir neler okuyacaktık? Sözü daha fazla uzatmadan kitap hakkındaki düşüncelerime geçmek istiyorum. Biliyorsunuz ki ana karakterimiz Anne isminde genç bir kadın. O zaman ki şartlara (hatta şimdi bile aynı düşünen büyük bir çoğunluğa) göre evde kalmış biri. Anne henüz genç bir kızken hayatının aşkı olduğuna inandığı bir beyle karşılaşır. Neyse ki duyguları karşılıklıdır. Ancak çevresinin onu ikna etmesiyle (kitabın adı da burdan gelir) bu beyefendiden ayrılır. İki taraf içinde bu durum yüreklerinde bir enkazdır adeta. Aralarında geçenler sır olarak saklanır ve bilenlerin sayısı ise bir elin parmaklarını geçmez. Birçok kişi, Anne'nin neden böyle bir şey yaptığı ve aşkının peşinden gitmediğine dair negatif düşünceler barındırıyor olabilir. Ama Anne'i kesinlikle anlıyorum. Onun yerine kendimi koyduğumda yaptığını mantıklı da buluyorum. Sadece Anne'i değil yüzbaşını da çok iyi anlıyorum. Bu acı karşısında bu kadar zaman dik durmalarını da büyük bir cesaretin örneği olarak görüyorum. Aradan geçen onca yıldan sonra ikisi de bekardırlar ve farkında olmadan karşılarına çıkan insanlarda birbirlerini ararlar. Daha sonra farklı mekan ve zamanlarda karşılaşmaları neticesinde tekrar bir araya gelen bu iki yalnız ve yaralı yürek, sanılanın aksine bir anda yeniden alev almaya başlamazlar. Bunun önündeki en büyük engel ise Austen'in diğer romanlarında da değindiği "gurur". Çeşitli olaylar gerçekleşir, gururun karşısına umut ve sevgi beraber çıkarlar. Sonuç olarak kitabın sonu beni oldukça mutlu eder. Kitabın en beğendiğim yanı, Anne'in yerine kendimi koyabilmem. Tüm acılarını, umutlarını, hüznünü, sıkıntısını ve sevgisini kalbimin derinliklerinde hissedebilmem. Belki de kitabı bu kadar sevmemin nedeni de onunla kurduğum bu bağdır, bilemiyorum. Kitaptan çıkardığım ders ise bazen çok istenilen şeylerin o şartlar altında gerçekleşmemesinin daha iyi olduğudur. Bu ister yarım kalmış bir aşk hikayesi ya da başka bir şey olsun. Şartlar iyileştiğinde, insanlar olgunlaştığında tüm yarım kalmışlıklar tamamlanıyor. Daha derin bir hal alıyor. Tabi gerçek duyguların ürünüyse. Bu eser ne kadar bir kurgunun ürünü de olsa gerçek bir noktaya parmak basıyor. İnsan gerçekten sevdiği kimseleri öyle kolay unutamıyor. Onları içlerinde yaşatmaya devam ediyorlar. Kalplerindeki bir sandığa koyuyorlar ve üzerinden ne kadar süre geçerse geçsin, sandık ne kadar tozlanırsa tozlansın, bu toz ortadan kalktığında o sevgi ilk günkü gibi duruyor. Ne mutlu ki bu kadar sevilen şanslı insanlara. Son olarak bu kitabı özellikle benim gibi genç yetişkinlerin okumasını tavsiye ediyorum. Kesinlikle pişman olmayacaklarını da garanti ediyorum. Tersini düşünenlerle ateşli bir tartışmaya girmekten mutluluk duyarım. :) İyi okumalar dilerim.
İkna
İknaJane Austen · Timaş Yayınları · 20132,737 okunma
·
402 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.