Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

318 syf.
·
Puan vermedi
Amin Maalouf, bilindiği üzere tarihi kurgularıyla tanınan bir yazar. Semerkant’la birlikte kendisinden okuduğum roman sayısı dört oldu. Ölümcül Kimlikler isimli denemeyi de eklersek benim kişisel tanışıklığım da giderek artıyor. Diğerleri epey önceydi ama Şeyh, güzeller güzeli Lamia ve oğlu Tanios’un yaşadığı olayları hala hatırlıyorum. O kitabın kurgusunu sevmiştim, katmanlı yapısıyla gerçekten başarılıydı. Hikayenin Maalouf’un kendi memleketinde geçmiş olmasından sanırım; söylenceler, tarihi mitler, kurgunun içinde o kadar güzel işlenmişti ki hikaye anlatıcısının masalsı anlatımıyla kitap başka bir dünyaya aitmişçesine hoşluk yaratıyordu. Benim çok başarılı bulduğum aynı söylence üslubunu Maalouf bu kitapta da kullanmış ama kurgudaki inanılmaz başarısızlık kitabı birkaç basamak aşağıya çekiyor. Hani birisi çıkıp ‘Bu iki kitabı neden birlikte bastınız?’ diye sorsa ne cevap verirdi bilmiyorum. Hikayeler o kadar keskin şekilde birbirinden ayrılıyor ki, ne Hayyam’ın kitabı ne de aralara yerleştirmiş birkaç cümle ayrışmayı önleyebiliyor. Kitap yalnız bütünsel kurgu yönünden değil lokal düzeyde de yetersizliklerle yüklü. Tesadüfi tanışmalar, görmeden tanımalar, konuşmadan anlaşmalar, birdenbire samimileşen ilişkilerle ilerliyorsunuz. Şuraya da ufaktan bir olay kurgulayayım, hikaye biraz derinleşsin dememiş Maalouf, tesadüfleri yapıştırıp geçmiş ya da diğerlerini. Konu Ömer Hayyam olmasaydı büyük olasılıkla kitabı tamamlayamazdım. Matematik, astronomi, çalışmalarında derinleşilseydi biraz, Celali takvimini kurgularken yaşadığı heyecanı kenarından köşesinden tadabilseydik, bir bilim adamı olarak da Ömer Hayyam’ı kafamızda canlandırabilseydik güzel olurdu. Evet bahsedilmiş ama hepsi üstünkörü. Elbette bunlar için yazarın araştırma yapması, derinleşmesi, bilgi sahibi olması gerekiyor. Kitabın konusu Hayyam’ın hayatı görünüyor ama Amin Maalouf sürekli Hayyam’dan kaçmış. Bir aşk kurgulamış, yanına birkaç Rübai eklemiş, yıldız falcılığı da başka bir eklentisi. Konu tarihi roman olunca, kimi okuyucu da tuhaf şekilde tarih duyarlılığı beliriyor. Duyarlılığın içeriği de çok mutad: Tarihsel olayların ve karakterlerin bazı kişiler tarafından yanlış bilinir hale gelmesi. Yazardan ne isteniyor? Tarih kitabı ile romanı ayıramayan okuyucunun seviyesine inip eserlerini onlara göre düzenlemesi mi? Bir zahmet okuyucu bu ayırımı yapabilsin. Tarih okusun. Biz de romancıyı kendi kurgusal üretimiyle her ne yaratacaksa baş başa bırakalım. Gençliğimde Yılmaz Öztuna’nın 12 ciltlik Büyük Türkiye Tarihi kitabını hiç sıkılmadan okuduğumu hatırlıyorum. Çünkü tarih okumak da zevklidir. Her an olaylar olur; savaşlar, antlaşmalar, entrikalar, değişen sınırlar, yıkılan-kurulan devletler…. Her nedense yine gençliğimde seri şekilde 7-8 kitabını okuduğum Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun kitaplarını okuyan Türk okurunda ve benzerlerinde tarih duyarlılığının belirdiğini hiç görmedim… Kısacası tarihi roman algısının değişmesi ve gelişmesi gerektiğini düşünüyorum. Yazar tarihi gerçekliğe bağlı kaldığını kendi ifade etmediği müddetçe romanda geçen tarihi, esin kaynağı olarak değerlendirmemiz gerekiyor. Ötesi değil, ötesinde tarih bilimine ait yazınsallık ve kurgusallık başlıyor. Amin Maalouf’un bence en başarılı yönü de bu: Kendine has geliştirdiği üslubu ile romanlarını tarih kitaplarından belirgin şekilde ayırması. Gelelim yazarımızın söylenceler ve kendi yaratımıyla şekillenen olay ve karakter kurgularına. Bütün milletlerin aleyhine gelişen bu yapı demokrasi havarisi ABD ve Amerikalılar lehine işlenerek güzelleme şeklini almış. Kitabın basım yılı 1988 Irak-İran savaşının bittiği yıl, Amerika’nın Irak’a ilk demokratik(!) müdahalesi 1991. Buradan sonuç çıkmaz ama yazarın farklı bir Ortadoğu düşünü ve her nasılsa(!) yönelişini hissedebiliyoruz. Bilmiyorum ama kurgudaki eklemleme dahi bu her nasılsayla anlamlandırılabilir. Selçuklu Türk Hakanlarının, hepsinin birden başına geleni ise malumunuz saplantıyla açıklayabiliyorum. Benim için sürpriz değil zira Ölümcül Kimlikler kitabından tanıdığım Amin Maalouf’un ancak bunu üretebileceğini biliyorum. Konuyu fazla siyasi bularak hızla huzurlarınızdan çekiliyorum.
Semerkant
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202061,4bin okunma
·
1.070 görüntüleme
merih okurunun profil resmi
Maalouf'un, bilinçaltında gizleyemediği bir 'Türk' kompleksi taşıması bu kitapta edebiyatının önüne geçmiş. Satır aralarına sepiştirdiği iftira ve hakaret dolu benzetmeleri siyasi olmaktan öte düşmanca ve ırkçı bir tavır ayrıca.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.