Ben bir şizofreniğim!..Daha doğmadan istenmeyen bir çocuktum, sonra beni sevimli buldular ilk günlerde, beslediler, üzerlerine düşen her şeyi yaptılar... Beni bir köşede büyümeye bıraktılar. Unuttular... Sizi de unutanlar vardır, kızıp terkedenler, istemeden unutanlar, inadına unutanlar... Unutulmak bazen güzeldir. Ama bebekken güzel değil. Yalnızlığı doğal gelişimimin bir parçasıdır diye aldım, sevdim, kokladım... Kimse beni koklayıp sevmedi ama ben yalnızlığımla oyun arkadaşı oldum, yemek yerken eşlik etti bana, film izlerken, onunla kikirdedik, esprilerine güldüm, yokluğunda ağladım. Yalnızlığım benim bebekliğimden kalma hayali arkadaşım... Durun panik yapmayın, hayaller dünyasında çok arkadaşım var benim, hatta gerçek arkadaşlardan nefret ederim. Çünkü onlar beni unuturlar... Hayali dostlarımla her şey yolundadır, birlikte düşünür, birlikte sevinir, birlikte üzülürüz. Bazen ters düştüğümüz de olur, benim gibi davranmaya çalışırlar ve bu çok sinir bozucudur. Benim gibi konuşurlar, kesin şunu derim ama içlerinden bazıları beni durmadan çekiştirir... Çok özledim der, çok özledim özlenmeyi, sevilmeyi çok özledim. Hayır derim sen delirmiş olmalısın. Özlenmek ve sevilmek pis kokuludur... Evet bazen vücudumdan korkunç kokular gelir, bu yüzden kendimden tiksindiğim olur, tahammül edemediğim zamanlarda içimde ki dostlarımla suskunluk oyunu oynarız. Ama birisi mutlaka oyunu bozar ve kaçmak ister, bağırarak kaçmak...
İnsanlar beni tanımasaydı muhteşem olmaz mıydı? Bazen farklı kişiliklere bürünüp uzak yerlerde yaşamayı çok severim, kimsenin hakkınızda fikrinin olmayışı harika bir şey. Ürkütücü, vıcık vıcık sevgiler yok, garip tebessümler, uzun sohbetler yok... Hatta bebekliğimden beri birlikte büyüdüğümüz yalnızlığımla, kimsenin konuşmalarına maruz kalmadan sakin bir hayat sürmek... Cennet dedikleri bu olsa gerek...
Bazen içimden bir ses annemi öldürmem konusunda beni yüreklendirir ama her şey normalmiş gibi davranmaya devam ederim. Bu konuda çok yetenekliyim, bedenimi dışarıdan izler, bana yapılan her şeyi sadece seyrederim. Hayır paniğe kapılmayın, bedenim ve ben bazen yan yana uyuruz. Dosttur ama onunla mesafeli olmak zorundayım...
Mesafe demişken anlaşılmaktan hoşlanmam, sırf bu yüzden söz oyunlarıyla doktorumun zihnini bulandırıp, önemli şeyleri önemsiz şeylerin içine gizlerim... O bunu farkettiği anda hemen taktik değiştiririm.
Sevilmekten ölesiye nefret ederim. Çünkü sevilmek anlaşılmakla eş değerdedir ve ben gizemlerim olmadan bir hiçim. Birisi beni severse bana hükmedebilir, varlığıyla beni kaplar, küçülürüm, bütün kimliklerimi kaybederim. Buna izin veremem.
Birinden hoşlanırsam onun ruhunu kopyalarım, yerine geçip, onun gibi düşünmeye, davranmaya başlarım.Bu bazen çok zorlayıcı olabiliyor.
Ne söylediğim şeye gerçekten inanırım, ne de savunduğum şeyin içine girerim, gülüşlerim ve gözyaşlarım sahtedir. Kendimi oynadığım konusunda sizi ikna edecek kadar yetenekliyim ama o kişi ben değilim, sizi kandırdım. Nasıldı o şarkı;
"Yüzüme bir maske yaptım yüzümden
Beni ben sandınız, hepiniz..." Bunu ben uydurmuş da olabilirim, neyse boşverin.
Her şeyin o kadar çok farkındayım ki bu bir yarış çizgisini geçmiş olmak gibi, ne kadar sürdürdüğünüzün önemi yok... Şiddetli bir anlama duygusu, anladıklarımı kaskatı bir forma dönüştürür. O kadar çok anlarım ki, keşke hiç anlamasaydı dersiniz. Kendi benliğimin derinliklerine hakimim, bu hakimiyet tek başına yürütemeyeceğim bir boyuta eriştiğinde fantastik dostlarımı yardıma çağırırım.
Görünür olmaya çalışıyorsam gizlendiğimden, gizlenmeye çalışıyorsam göstermek istediğim bir şey var. Kafanız karıştı değil mi? Bu benim için günlük bir hadise...
Kararlı ve istikrarlı eylemler bana göre değil, hele netlik asla tahammül edemeyeceğim bir şey... Kimse beni çözmemeli, benzersiz olmak ve bulanık olmak... İşte benim fiyakalı duruşum bu...
Fantastik dünyama daldıkça insanlar benim için daha çok endişelenir... Ama unutmuşlardı beni... Daha küçük bir çocukken, duymamış, görmemişlerdi... Şimdi ben de onlardan gördüğümü uyguluyorum, kendimi unutuyorum... Bu beni çok iyi hissettiriyor... Kaybolmak... İnanılmaz güzel.
İnsanlar benimle ilgilenirse dev bir ejderha içime ateş püskürtmeye başlar!.. Bu korkunçtur, eğer annem beni bırakıp uzun uzun gitmeseydi, babam beni dinlemeye vakit ayırabilseydi ona bunu söyleyecektim... Anne, baba diyecektim algılayın beni!.. Algılanmayınca kendimi hissedemiyorum... Görün beni, görün... Ama çok uzun sürdü bana bakan gözlerin körlüğü... Kendimi görebilmek için aynalara baktım, hayır yoktum, yoktum... Silinmiştim...
Hiçkimseye, asla güvenmem... Bu doktorum bile olsa...
Bazen ilginç rüyalar görürüm ama o rüyalar yaşadığım hezeyanlar yanında birer mola gibidir... Evet hezeyan... Korku sever misiniz? İçimden geçenleri anlatırsam bu sizi korkutabilir... Korkutulmayı sever misiniz?
Bazen ilginç kostümlerle gezerim ama insanlar buna gülerler, oysa ben o kostümden başka hiçbir şeyi yakıştıramam kendime... Onunla güvende hissederim...
Bazen de terkedilmiş bir yerde kapana kısılmış gibi hissederim, dışarıya çıksam insanlar devasa büyüklükte, beni ezebilirler, içeride kalsam burası çok karanlık ve izbe... Ama zarar verilmek beni güldürür, çünkü o zaman aslında varolduğumu, önemsendiğimi hissederim evet kulağa delice gelebilir ama beni yaralamanızdan, bana kötü davranmanızdan mutluluk duyarım.
...
Size bir sır vereyim mi?
Ben aslında ölüyüm!..
***
Yukarıda bir şizofreniğin dilinden iç dünyasını izah etmeye çalıştım.
Bebeklik ve çocukluk evresinde edinilen değersizlik hissiyle, (toplumsal ve ruhsal baskılarla) oluşturduğu personasının, gerisinde büyüttüğü içsel benlik, iki uç noktaya doğru çekilmeye başlar, yaşamı haketmediği ve ölmesi gerektiği düşüncesi onda bir saplantıya dönüşür, zamanla kendi bedeni ve dış dünya ile kopuş yaşayarak gerçeklik algısını tamamen yitirir. Varlığını sürdürebilmek için kendini, bilerek ve kasten öldürür.
Laing yeni keşfettiğim ama uslubunu çok beğendiğim yazarlardan... şöyle diyor;
"O aslında hâlâ varolan 'ben' ini arayan biridir. "
Okuduğum diğer eserinde beni yoran edebi benzetmeleri ve kinayeleri bu eserde görmedim.
Kendi hastalarının öykülerini paylaşarak, bu öyküleri felsefi yaklaşımlarla harmanlamış anksiyeteye ve şizofreniye, çok özel bir bakış açısı kazandırmış...
Çok istifade ettiğim bir eserdi, çok şey öğrendim.
Psikoloji okumaları yapan arkadaşlara kesinlikle tavsiye edebileceğim, emek verilmiş bir eser...
Eseri okumaya birlikte başladığımız, tam bu esnada uzak diyarlara yelken açan ##$##okurKadiler:_PLN_____$$#$$'ime sevgilerimle... :)
Sağlıkla okuyun...