Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

261 syf.
7/10 puan verdi
Ralph güzel idi, Ralph eyiydi hoj idi, iri ve de uzun idi, tabii uzun olmak önemli idi, hemi de şeytanminaresi var idi, onun gibi üfleyen de yoğ idi bu alamet aleti... Hem zaten ondan başka liderlik vasfı olan var mı idi, var idi de biz mi seçmemiş idik? Jack'ı seçeydik de barınakları domuz ahırına mı çevireydi? Domuzcuk desen karizma sıfır, icraat sıfır. Safi çene. Gözünde ışıltı bilem yok. Bu kadar demokrasi dersi yeter mi? Platon okumam gerektiğini fark ettim birden... "Platon insanların oy vermesine izin vermenin, yolcuların geminin dümeninde olmasına izin vermekten farksız olduğunu düşünmüştür. Dizginleri, ne yaptıklarını bilen insanlara vermek çok daha iyiydi." Felsefenin Kısa Tarihi - N.Warburton Kitaba inceleme yazmak gibi bir niyetim vardı ama hem sıcağı sıcağına bir şeyler yazamamanın verdiği, düşüncelerimi toparlayamama durumu hem de kitabın çevirmeni Mina Urgan'ın yazdığı Sonsöz'ün, kitap için kafi derecede iyi bir inceleme oluşu, beni daha çok, Mina Hanım'a katıldığım veya katılmadığım kısımlardan bahsetmeye itti. "...çünkü Ralph doğuştan bir önder olduğu gibi, Jack da doğuştan bir önderdir." Burada Ralph'ın önderlik vasfı olduğuna katılmam pek de mümkün görünmüyor. Ve ona bu vasfı konduramamamın sebebi de kesinlikle eşitlikten, sevgiden ve anlaşmadan yana olan tavrından dolayı değil, aksine, şeflik ettiği topluluğun iyiliğine yapılan işlerde dahi hitap ettiği kitleyi ardından sürükleyemeyişinden. Örnek vermek gerekirse, barınak inşası meselesi. Toplantıda barınaklar için herkesten söz alıp, barınaklar yapılırken birkaç özverili çocuk dışında kimseyi yanında bulamıyorsan o zaman liderliğinden şüphe ederim. Simon'un dediği gibi: Şef sensin, azarla onları. Sonuçta bu seni kötü biri yapmaz. Bunun yanında, Mina Hanım'ın da belirttiği gibi, Domuzcuk'un beyninden medet beklemesi ve kafasını onun gibi işletemiyor oluşu da, Ralph'ın vasıfsızlığına örnek teşkil etmekte. İyi veya kötü, Jack bu hikayedeki tek lider karakterdir, orası kesin. Gelelim katıldığım kısma... Çocukların tertemiz birer melek oldukları konusundaki yanlış olduğu kadar da yaygın olan o inanca. Aslında bunu şöyle de ifade etmek mümkün. Çocuklar, "medeniyet" ve "toplum bilinci" gibi icat ettiğimiz olgulardan münezzeh, "saf" insan yavrularıdır. Buradaki "saflık" da, aklımıza ilk geldiği türden bir melekliği değil, katışıksız bir "insan olma durumunu" getirmelidir. İşin özü, büyüklerden ayrı düştükten sonra, onlardan edindikleri "yapmacık" toplumsal aktivitelerle (!) eğlenmiş, bize demokrasi konusunda başarısız ama sevimli bir resital sunmuş, birlikte yaşayacaksak, taşı birbirimizin kafasına değil azıcık uzağına atmak gerektiğini göstermişlerdir bu saf insan yavruları. Ve sahne değişip, insanlığın alametleri piyasaya çıktığında, azıcık uzağa atılan taşlar, yerini kafalara yuvarlanan kayalara bırakır, demokrasi ve de sembolü şeytanminaresi bir kenara çekilir, elbirliğiyle korunmaya çalışılan ateş bile çalınacak bir ganimete dönüşür, hatta özneler çocuk olduğu halde ortama cinsel dürtüler dahil olur... Korku ve kaos egemenliği ele alır. Bu durumun fitilini ateşleyen etmenler arasında av ve de et yeme işini sayacak olursak, bu bizi biraz
Doktor Moreau’nun Adası
Doktor Moreau’nun Adası
kitabına da götürmekte. Orada da yaratıkların et yemesi yasaktı ve bunu, içlerindeki hayvansı yanın uyanmaması gerekliliğine bağlamıştım. Burada da çocuklarımız, başta öldürme dürtüsünden kendilerini korumaya çalıştılar ama sonrasında bu dürtü galip geldi ve kanın büyüsüne kapıldılar. Ardından olanları ise söylemeye gerek dahi yok... E ama orda yaratıkların hayvansı yanı ortaya çıkmasın dedik, burada ise bunları yapan çocukların "saf insan" olduklarını iddia ediyoruz. Bir yanlışlık olmasın!? Belki de doğru olan budur ha? Belki de yeryüzündeki en tehlikeli hayvan, insandır. Olamaz mı, olabilir de... Direkt Sonsöz'e atıfta bulunarak ele aldık kitabı ama şundan da bahsetmeden geçmek istemem. Azıcık SPOILER olacak olsa da, finalde çocukların kaos ortamına gelip onları kurtaracak (!) olan büyüklerden biri (Subay) şöyle bir laf eder: "Demek eğleniyorsunuz, oyunlar oynuyorsunuz." Al işte. Scan me, sabaha mı bırakın... İki çocuk ölmüş, ortalık kan revan, koca ada yangın yeri, bu dangalak oyun oynamaktan bahsediyor. Demek ki, kitapta çok da hissedemediğimiz ve iyi ki de hissedemediğimiz o, "büyüklerin dünyasında" ne oyunlar oynanıyor ki, çocukların bu kanlı ve de yangınlı oyunu, çocuk oyuncağı kalıyor...
Sineklerin Tanrısı
Sineklerin TanrısıWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202080,4bin okunma
·
472 görüntüleme
Dağlar okurunun profil resmi
Emeğinize sağlık uzun ama detaylı bir inceleme olmuş 👏🏼👏🏼
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.