Kitabı 2013 gibi okumuştum. Geriye dönüp bakınca aradan geçen sürede ivmelenen feminizm, şımarma ve ahlaksızlık sonucunda kitabın nasıl 1990'ların banknotları gibi geçersiz hale geldiğini daha iyi görüyorum. Antika da değil; yalnızca değersiz. "Kadınların evlenmek için önceki hayatlarından pek çok şeyi geride bırakmalarına karşılık erkekler hayatlarına ilave yapmak üzere evlenirler." (s18) "Evlilik erkeğin gelişmesinin önünde engel teşkil etmezken kadın ise evlilikle birlikte daha ziyade pasif bir hayata mecbur kalır." (s67) Bütün kitap (ayrıca Erkeği Yönetme Sanatı kitabı) olayı bu kadar yanlış anlamış birinin kaleminden çıkıyor. Yıl 2022 ve kadının evlenmekle aldığı hiç bir sorumluluk, yitireceği (bekaret dahil) HİÇ BİR ŞEY yok. Erkek ise önceki hayatı ve kişisel gelişimi dahil her şeyini yitirmeyi göze alıyor, boş senede imza atıyor, adeta giyotine boynunu koyuyor. Tek güvencesi kadınının merhamet edip ipi çekmemesi. Buna rağmen bu yazarı "ataerkil" bulanların olması toplumun ne kadar kadınlaştığını gösteriyor. Tüyler ürpertici. Geri dönüşüme gönderiniz.

Kadını Yönetme SanatıHamdi Kalyoncu · Yediveren · 201119 okunma

·

82 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.