Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Erkekler "erkek adamın" çelişkisini ya da trajedisini fıkralarda rahatça ifade edebiliyorlar ama gündelik hayatta, benliğin, yüceltilirken yıkılabildiği bir iktidar konumu içindeki erkek, sadece çevresine değil, kendi kendine de "erkeklik ispatı" ihtiyacını duyuyor. Genellikle bu ispat gerçekleşemediği için, "erkeklik krizi" bitmiyor. "Erkek olma" sürekli sınanma altında olduğu için, elden gitme tehlikesiyle karşı karşıya sayılıyor: "'Yeterince erkek' olmak, bir kere elde edilip sonuna kadar süren bir şey değil değildir. (...) Bağışlanan bir şey olduğu için geri de alınabilir." Dev olduğuna inandırılan ama kendi boyuyla sürekli yüzleşen ve hayatın zorlukları karşısında zedelenen bu varlık, kalıbını, şiddetli bir korkuyla savunuyor. Attığı ve yediği her şamarla biraz daha erkekleşiyor. İktidar vaadi ve iktidarsızlık keşfinin git geli içinde, çok kırılgan ama kırılganlığını çeşitli duvarlarla, maskelerle, güç gösterileriyle ya da şamatalarla gizlemeye çalışan şizofrenik bir varlığa dönüşüyor. İktidarla kurduğu zorunlu bağ, bu varlığı "delilik"in sınır dışı ve belki de devrimci deneyimlerinden çok "insan aklı" üretiminin sınırlarına hapsediyor ve iç içe işleyen iktidar mekanizmalarının taşıyıcısı haline getiriyor.
Sayfa 214 - İletişim Yayınları - 9. Basım (2021)Kitabı okudu
·
445 görüntüleme
Nympheutria okurunun profil resmi
Hegemonik erkeklik ve toplumsal cinsiyet hakkında okuduğum en iyi alıntılardan biri. Sadece erkeklik değil toplumsal cinsiyet kavramının tamamı normların, normları dayatana, yani topluma, defalarca kez ispatına dayandırılıyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.