Sonunda kitabı bitirdim. Kitapla mı alakalı yoksa bu aralar ben mi odaklanamıyorum bilmiyorum. Kitap beni son 150 sayfasında içine çekti. 500 sayfalık bir kitap olarak o kadar sayfaya gerek olmadığını düşünüyorum. Girişte olayın ne olduğunu anlayana kadar baya uzun süre geçti ve ben bir türlü odaklanamadım. Olayların içine giremedim. Son 150 sayfada ise kitap birden değişti ve benim için çok zevkli, meraklı ve heyecanlı geçti. Hele son sayfası... Serinin 2. Kitabını bir an önce okuma isteği oluştu. O zaman biraz da konusundan bahsedeyim; Kazi, namı-diğer "On", bir zamanların en ünlü hırsızı şimdiyse Venda krallığının özel şövalyelerinden olan Rahtanlardan biri. Kraliçe'nin verdiği özel bir görev için kendisi gibi iki Rahtanla beraber Cehennem Ağzı'nın yolunu tutar. Görevleri, Venda krallığına ihanet eden ve Tor kalesinde saklandığı düşünülen kaçakları bulup krallığa teslim etmektir. Jase ise Tor kalesinin sahibi olan ve krallıkların ilki olduğunu iddia eden ailenin oğludur. Babasının ani ölümüyle, ailesini ve halkını korumak amacıyla Patrei olarak başa geçer. Kazi ve Jase'in yoluysa hiç beklenmedik bir şekilde kesişir. İkisi köle tüccarları tarafından kaçırılıp ayaklarından birbirlerine zincirlenir. İkisinin de amacı ortaktır. Köle tüccarlarından kurtulup Tor kalesine gitmek. Bu aşamada Jase, Kazi'nin gizli planlarından haberdar olabilecek mi? En önemlisi Kazi ve Jase'in yolculuk sırasında birbirlerine karşı hisleri değişecek mi? Yazar karakterleri çok güzel oluşturmuş. Özellikle yan karakterleri. Ancak karakterlere duyguyu gerektiği gibi yükleyememiş. Gerek üzüntü gerek aşk gibi konularda karakterlerden yeterli duyguyu alamadım. Belirli yere kadar olaylar da sarmadı. Ancak dediğim gibi son 150 sayfası için kitabı okumaya değdi. Umarım serinin ikinci kitabı merak ettirdiği derece güzeldir.

Hırsızların DansıMary E. Pearson · Martı Yayınları · 20221,425 okunma

·

67 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Ceren