"..., hepimiz başımızı salladık; yüzlerimizde çektiğimiz sıkıntıların, düzenbazlıkların, başarının, aşkların izi kalmıştı; yorgun gözlerimizi, sabit bakışlarımızı hayattan bir şeyler elde etmeye dikmiştik..." s.54 Eserde beni etkileyen bir paragraftaki şu cümlelerle incelemeye başlamak daha doğru olacak sanırım. Conrad'ın, Karanlığın Yüreği eserini baya uzun bir süre okumuştum. Orada bir nehir yolculuğu üzerine kurulu inşa edilmiş iken; Gençlik eserinde denizi ve oradaki insanın mücadelesini anlatıyor. Gustave Flaubert'in, Doğuya Yolculuk eserini aklıma getirdi. Doğu insanı ve coğrafyasını Flaubert, çağı içinde çok yerinde gözlemlemiş ve aktarmıştır. Eserin özeline geldiğimizde ise; 'Judea' isimli gemide işi başlayan üçüncü kaptanın ağzından hikaye aktarılmış okucuya. Kömür taşıyan bir gemi olan 'Judea' yolda sayısız fırtına ve tamir için geminin limanlara çekilip tamirinin ardından Bangkok limanına varamadan yolda kömürün alev alması neticesinde tayfalar ve kaptanlar gemiyi terk etmek zorunda kalır. Velhasıl kelam üç ayrı küçük sandal ve şalupa tarzındaki vasıtası ile bir kıyıya varırlar... Conrad, kisa, vurucu ve derdini okuyucuya aktarmaya yarayan kelimeler ile anlatmış hikâyeyi... Son cümlede Doğu insanını tanımanın mutluluğu ile eseri gençlik bağlamında anlatarak neticeye bağlamış. Severek okudum, hiçte sıkılmadım cümleler arasında gezinirken. Her zaman dediğim gibi okuyup okumamak tamamen sizin kendi keyfiyetinize kalmış bir durum. İyi okumalar...

GençlikJoseph Conrad · Alakarga Sanat Yayınları · 2013344 okunma

·

149 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.