Babası...Evlâdı defin edilip eve geldiği esnada;
↺
"Donmuş yolda karın üstünde debelenirken hırpalanmış çiçekleri kadına (çocuğun annesine) uzattı. Tam o anda köşede, İlyuşeçka'nın yatağının yanında çocuğun yan yana duran ayakkabısını gördü. Ev sahibi koymuştu oraya; eski, rengi atmış, derisi kırışmış, yamalı bir ayakkabıydı... Snigirev(babası) bunları görür görmez ellerini havaya kaldırarak o yana attı kendini, oğlunun kunduralarının üstüne kapanarak birini kaptığı gibi tükenmez bir özlemle öpmeye, "İlyuşa'cığım, anam, babam İlyuşa'cığım! Ayacıkların nerede senin, ayacıkların nerede?" diye hıçkırmaya başladı."(syf.1021)