Bilgilendirme amacı değil kazandırma amacı güden bir medyanın bir kadını nasıl değiştirdiği anlatılmış. Kitabı karakterlerin ağzından değil yazarın ağzından okuyoruz. Kitabın anlatılış tarzı bana eski romanlarımızı anımsattı. Hatta bazı kısımlarda yazar olayların açıklamalarını yapıyor, okuyucunun aklında ki soru işaretlerini silmeye çalışıyor. Ahmet Mithat Efendi'nin romanları gibi desem yanlış olmaz umarım -bölüm sonlarında okuyucuya ders verir nitelikteki cümlelerine istinaden söylüyorum bunu-. Kitap ile ilgili bir diğer nokta da yazarın anlatımına sansür uygulaması. Kanlı detaylar vermek istememesi -ilk başta kan sözcüğünü bile kullanmaktan kaçınmıştı-, argo sözler kullanmaması gibi. Yer yer o dönemdeki Almanya'nın siyasi tutumunu, bunun topluma etkilerini de kitapta görüyorsunuz. İyi okumalar...