Aslında iki gecede bitebilecek bir kitap. Ama ben neredeyse 2 haftadır bitirmeye çalışıyorum. Bunun sebebi kitabın içeriğinden kaynaklı değil benim yoğunluğumdan kaynaklanıyor. Bu kadar yoğun bir tempo içinde inatla kitabı bitirmeyi istedim. Çünkü kurgu o kadar beni içine çekmişti ki yarıda bırakmak ya da bu yoğunluğun içinde kitabı tamamen bırakmak istemedim. Azar azar da olsa okuyup sonunda bitirdim. Aslında kitabın içinde normalde iki kişinin bir araya geldiğinde bile konuşamayacağım bazı gerçekler vardı. Bunu kurgu haline getirip gerçekleri dile getirmek yalnız cesur insanların yapabileceği bir şeydir. Ve bunu Ahmet Ümit çok iyi başarmış.
Derin devlet dediğimiz devletin içine sızmış karanlık insanların masum insanlara yaptığı zulmü anlatan bir polisiye roman. Doğu ile batı çatışmasını iyi ile kötüyü Kürt'le Türk'ü karşı karşıya getiren devletin içindeki teröristler değil midir?
Din dil ırk ayrımı yapıp bir kesimi ötekileştiren diğer bir kesimi öteki kesime düşman eden bir hikayenin müthiş kaleme alınmış hali. Kitabın içeriğinden daha detaylı bir şekilde bahsetmeyeceğim. Dil din ırk bu gibi düşüncelerin tek bir kitap altında birbirlerine bağdaştırarak neyin nelere yol açabileceğini okuyarak çok daha iyi anlayacaksınız. Ne aşırı milliyetçiliğin ne aşırı dinciliğin fayda vermediğini tam tersine bunun daha da işleri zora soktuğunu anlıyor insan.
"Aslında ne aşırı milliyetçilerden hoşlanırım ne de aşırı dincillerden" diyerek bu olaya nokta koyan yazar olaylara bakış açısınıda bu şekilde özetlemiş oluyor.
İdeolijik düşüncelerin bizlere bu denli zarar verdiği bir çağda okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Coğrafyamızda ki Faili meşhur cinayetlerin nereye dayandığını ve ortadan kaybolan çobanların hikayesini öğrenmek isterseniz belkide...
İyiki okumuşum dediğim nadir kitaplar arasında yerini aldı bu eser.
Yorumunuz ve değerlendirmeleriniz için teşekkürler, iyi ile kötüyü Kürtle Türkü deyişiniz hariç güzel bir yorumlama olmuş; ırkları değil insanları iyi ve kötü ayırımı ile tarif etmenizi tavsiye ederim.