Gönderi

Biraz hatıra işte..
Gelin sizlerle hepimizin o çok sevdiği muhabbet varya eskilerden bir hasbihal açıp konuşalım ,tahayyül edelim.Hani o çok meşhur olan cümle var ya kendimize ara ara söyleyip durduğumuz ;“hey gidi günler hey”dediğimiz.Mesela biraz kendi çocukluğumdan bir kaç hatıra dökeyim size ,biraz tatlı biraz da o yaramaz hallerimi.Çok küçük olduğum yaşlarımda ailemin bana ve kardeşlerime en ufak şeylerde bile mutlu olmayı öğretmesi olan zamandan.Ne güzeldi o günler.Ne her gördüğümüzü isterdik, ne de her istediğimiz olurdu. Ama öyle bunalımlara da girip çıkmazdık. Ertesi gün unuturduk. Bir giydiğini bir daha giymemek, önüne konan yemeği beğenmemek ne haddimize. Bunları sorgulayacak kadar zengin bile değildik. Hani bir kıyafetin miras gibi büyükten küçük kardeşe kaldığı o günlerden bahsediyorum. Sökülenin atılmayıp dikildiği, yıprananların yamalarla saklandığı günler. İşte bu yüzden, her anne iyi bir terzi ve her baba da yenilerini alamadığı için biraz buruk olurdu ama modayı yine de yakından takip ederdik biz. Mesela; ipten kemerlerimiz, çoraplardan eldivenlerimiz vardı. Her bahar papatya toplamak ve çimlerde yuvarlanmak gibi sıradan eğlenceler de edinmiştik kendimize. Üstelik eteklerimizde ve pantolonumuzda beliren o çimen lekesi için annemizden yiyeceğimiz azara bile hiç aldırış etmeden. Ama yine de iyi çocuklardık biz. Ağlayan küçüğümüzü susturmasını da, pazardan gelen büyüklerimizin yüklerini taşımasını da, beraber gülüp, beraber ağlamasını da iyi bilirdik. İstediğimiz bir şeyin olması için sabretmeyi de o yokluk günlerinde öğrendik. İşte bu yüzden, ekmek ve emek bizim için nimettendir. Kaybetmemek için sıkı sarılırız; ekmeğimize de, sevdiklerimize de.🌿🤍
·
315 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.