Gönderi

224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
En Güzel Günlerini Demek Bensiz Yaşadın
Can Gürses’in bugüne kadar hiçbir kitabını okumamıştım. Doğrusunu söylemek gerekirse de o kadar çok okumak istediğim yazar ve kitap var ki belki de okumaz, bu şansı kaçırabilirdim. Fakat böyle güzel bir kitap adı ve böyle güzel tasarlanmış bir kapak olunca dikkatimi çekti. İyi ki de okudum. Genelde okuduğum yazarların hayatları ve kitapları hakkında bir bilgi edinirim önceden. Fakat bu kitabı okumaya başladığımda bildiğim sadece yazarın çok genç olduğu ve konunun bir aile olduğuydu. Kitabın nerdeyse yarısına geldiğimde Can Gürses’in yazım tarzı o kadar hoşuma gitti ki merak ettim yazarı. Öğrendiğim ilk bilgi de beni oldukça şaşırttı. Can Gürses, bu kitabı 19 yaşında iken yazmış ve ilk romanıymış. İnanın bu hiç hissedilmiyor. O yaşta böyle bir kalemi varsa bir yazarın diğer kitapları da merakla beklenir. İnşallah okuyanı da çok olur. Kitabın adı bana çok şairane gelmişti, yazarın dili de bence o kadar naif o kadar şairane. Şairane dedimse ağdalı, ağır bir dili yok. Sade, duru bir Türkçe ama bıraktığı etki şiir gibi geldi bana Hayranlıkla okudum diyebilirim. Kitap için bir aile romanı diyebiliriz belki. İlgi çekici bir detay da kitapta hayatımıza tanıklık eden eşyaların, aile sofralarının vazgeçilmez bazı yemeklerinin de ağzıyla bazı bölümler olmasıydı. Kitabın başında bir aile ağacı vardı. Bu da iyi düşünülmüş bir detay. Kitaptaki karakterlerin isimleri de çok güzel. Koza, Kor.. Ben ayrıntı yayınlarından yayınlanmış olanı okudum. Beni ilk cezbeden unsur da kapak tasarımıydı. Ona da değinmeden geçmeyeyim. Kapak; Henri Matisse’e ait ‘Jeune fille aux anemones sur fond violet’ isimli tablosu. Böyle bir yazar ile tanıştığım için hem mutlu oldum, hem de gurur duydum. Diğer kitaplarını da okumayı dört gözle bekliyorum.
En Güzel Günlerini Demek Bensiz Yaşadın
En Güzel Günlerini Demek Bensiz YaşadınCan Gürses · Ayrıntı Yayınları · 2020391 okunma
·
83 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.