Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bir ilkbahar günü kalabalıkça bir Tlingit topluluğu bakır alışverişi için Kuzey’e Yakutat’a gitmeyi denemişlerdi. Demir bakırdan daha da değerliydi. Fakat demir bulmak olanaksızdı. Lituya Koyuna giren dört kayık dalgalar tarafından yutuluvermişti. Hayatta kalanlar kıyıda kamp kurup Ölen arkadaşları için yas tutarken körfeze iki garip cisim girmişti. Bunların ne olduğunu bilen yoktu. Kocaman beyaz kanatları olan siyah kuşlara benziyorlardı. Tlingit’ler dünyanın kuzgun biçimindeki bir siyah kuş tarafından yaratıldığına inanırlardı. Kuzgun Güneş’i, Ay’ı ve yıldızları hapsedildikleri kutulardan kurtarıp uçurmuştu. Kuzgun’a bakan taş oluverirdi. Kuzgun gördüklerinde, Tlingit’ler ormana kaçarlar ve orada saklanırlardı. Bir süre sonra, herhangi kötü bir şeyin başlarına gelmediğini gören cesur birkaç kişi, sansar derisini dürbün gibi kıvırıp bu yöntemle bakınca başlarına birşey gelmeyeceğini, taş kesilip kalmayacaklarını düşünmüşlerdi. Deri parçalarından yaptıkları dürbünlerden bakınca, kocaman kuşlar kanatlarını katlıyorlar ve bunların vücudlarından çıkan küçücük siyah yavrular büyüklerin tüyleri üzerinde emekliyor gibi gözüküyordu. Bu arada neredeyse gözleri tümüyle kör olacak bir savaşçı, topluluğa hitap ederek hayattan beklediği fazla bir şeyi kalmadığını, topluluğun yararı için Kuzgun’un insanı taşa dönüştürüp dönüştüremeyeceğini denemek istediğini açıkladı. Susamuru kürkünü omzuna atıp kanosuna atladı ve kürek çekilen tekneyle Kuzgun’a doğru götürüldü. Kuzgun’a çıktı ve garip sesler duydu. Bozuk gözleriyle önünde dolaşan karaltıların ne olduğunu fark etmedi. Belki de kargaydılar. Topluluk arasına geri döndüğünde onun etrafını sardılar ve hâlâ hayatta kalmış olmasına şaştılar. Ona el sürüp dokundular, kokladılar, acaba gerçekten yaşıyormu diye. Uzun süre düşündükten sonra, adamcağız ziyaret ettiği şeyin Tanrı Kuzgun olmadığı, insanoğlu tarafından yapılmış bir dev tekne olduğu kanısına vardı. Karaltılar karga değil, değişik insanlardı. Savaşçı, Tlingit’leri gemiyi ziyaret etmeleri için yüreklendirdi ve onlar da kürklerini vererek karşılığında demir aldılar. Tlingit’ler yabancı bir kültürün temsilcileriyle olan bu ilk barışçı karşılaşmalarının öyküsünü yazıya dökmeden kulaktan kulağa aktarılmak suretiyle hiç bozmadan koruyabilmişlerdir.
·
47 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.