Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

A. Rand, ağacı kökünden; Kançı etiği maksimlerinden ele alıyor
Deontolojik bir teoride, tüm kişisel arzular ahlakın ki alanından uzaklaştırılmıştır, kişisel bir arzu hiçbir ahkaki öneme sahip değildir, bu ister yaratma arzusu olsun ister öldürme arzusu olsun. Örneğin, eğer bir insan geçimini görevden sağlamıyorsa, böyle bir ahlak, hayatını onurlu emeğiyle kazanmayı veya soygunla kazanmayı birbininden ayrı tutmayacaktır. Eğer bir insan onurlu olmayı isterse, o hiçbir ahlâki itibarı hak etmez, Kantin soyleyeceği şekliyle, böyle bir onur "övgüye değerdir"; fakat "ahlaki öneme sahip değildir. Ancak yalan söyleme, aldatma ve çalma yönünde derin bir arzusu olan, fakat kendini "görev" uğruna onurlu davranmaya zorlayan kötücül bir baskıcı, Kant ve benzerleri tarafindan ahlaki açıdan değerli kabul edilecektir. Ahlaklı olmanın adını kötüye bu tip bir teoridir. Ahlaka karşı duyulan yaygın korku ve içerleme -ahlakın bir düşman olduğu, köhne bir ıstırap konusu ve anlamsız sıkıcılık olduğu duygusu- mistik, münzevi veya Hristiyan sistemlerinin bu şekildeki bir ürünü değil, hayata, insana ve akla karşı olan nefretin çirkin deposunun bir anındır, yani Immanuel Kant ruhunun bir anıtıdır . (Kant'ın teorileri tabii ki, en aşağı seviyede "farazi düzeyde] mistisizmdir, fakat Kant bu teorileri akıl adına sunmuştur. Yaptıklarının Kant'ın yanına kâr kalması, insanın entelektüel gelişme seviyesinin ilkelliğinin en iyi ispatıdır.)
Sayfa 153
·
218 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.