Bu arada mantıkçılığın bir türevi sayılan mantıkçı pozitivizme değinmemiz faydalı olur kanaatindeyim. Mantıkçı pozitivizm, 1930'lu ve 1940'ı yıllarda Hitler'den kaçan bir grup mülteci tarafından Amerika'da güçlendirilen bir yaklaşımdır. Mantıkçı pozitivizmin Amerika'daki en önemli temsilcisi ise Rudolph Carnap'tır. Mantıkçı pozitivistlere göre, bir cümlenin anlamı, onun doğruluk durumu ile aşağı yukarı aynıdır. Dolayısıyla onlara göre, doğruluğuna karar veremediğimiz, metafizik, etik ve daha birçok şey felsefenin dışına atılmış oluyordu. Hersh'in şu tespiti gayet enteresandır: "Ayrı kurala göre zamanla mantıkçı pozitivizm de felsefenin dışına atılmıştır." (1997: 139)
Büyük beklentiler yaratan, bazı faydalı öz bilgilerin olduğu ama genel manada son derece vasat bir kitap maalesef. Lisans düzeyi öğrencilere belki yararlı olabilir; ama lisans sonrası için önerilmemeli.
Bizler zihinsel değerlerini bedenlerinin eyleminden ayrı düşünmeyen kişileriz. Değerlerini boş rüyalara bırakmayıp var etmeye, düşüncelere maddesel biçimler vermeye yatkın insanlarız.