Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

1580 yılından Tartışmaya dair müthiş tespitler
Platon, Devlet’inde akılca ve ruhça zayıf olanlara tartışmayı yasak etmiştir. Doğru dürüst adım atıp yürümesini bilmeyen bir insanla gerçeği aramaya çıkmanın anlamı var mı? Aradığımız şeyi bırakıp onu nasıl bir yoldan arayacağımızı düşünürsek ondan hiç de uzaklaşmış olmayız. Ama yol derken softaların ve allamelerin yollarını değil, sağduyumuzla bulduğumuz doğal yolları kastediyorum. Tartışma ile neye varılabilir? Biri doğuya gider, biri batıya; yolda rastladıkları ayrıntılara saplanır ve konudan ayrılırlar. Bir saat cenkleştikten sonra neyi aradıklarını bilmez olurlar: Kimi konunun üstüne çıkmış, kimi altına inmiş, kimi de kenarında kalmıştır. Kimi bir sözcüğe, bir benzerliğe takılır kimi, söylenene kulak bile vermeden bir şeyi tutturur ve yalnız kendi söylediklerini dinler başka biri de, kendine güvenemediği için her şeyden kaçınır, hiçbir düşünceyi kabul etmez, ta başından her şeyi karıştırır, yahut da söz kızışınca, büsbütün susar ve bir daha ağzını açmaz; bilgisizliğini küskünlüğünün altında saklar, mağrur bir küçümseme ya da budalaca bir alçakgönülle tartışmadan kaçar. Bazısı yalnız saldırmasını bilir, kendini korumak umurunda değildir; bazısı da yalnız sesinin ve ciğerlerinin gücüne dayanır. Bakarsınız birisi tutar kendine karşı dönüverir; başka biri kalkar önsözlerle, yersiz hikayelerle kafa şişirir. Kimi vardır, sıkıştığını görünce karşısındakini susturup kaçırmak için düpedüz sövüp saymaya başlar ve bir Alman kavgası çıkarmaya çalışır. Başka bir türlüsü de vardır, konuya hiç bakmadan sizi bir sürü mantık çemberleriyle, diyalektik oyunlarıyla kuşatıp boğmaya savaşır.
·
32 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.