Masumiyet Müzesi Kitap Yorumu~
#Spoiler#
Masumiyet Müzesi...
Bu kitabı ilk kez lise çağlarımda elime almış ancak bitirememiş, sevememiştim. 16/17 yaşlarındaki Melike için sıkıcı, sürekli cinsellik konuşulan, takıntılı birisinin hayatı anlatılıyordu. Oysa naçizane bir şeyler yaşamış olan 26 yaşındaki Melike için bu ele alınan konular sanki değişmiş gibiydi. Evet takıntılı bir adamın olduğu doğru fakat neden takıntılı, onun arka planında ne var bu sefer onu görebildim. -Aşk.-
Füsun'un her şeyine dikkat eden Kemal bu sefer küpelerini göz ardı etmişti. Nedense Füsun gibi ben de buna içerledim. Füsun'un öldüğüne dair ise hiçbir yerden bir ipucu yakalayamamıştım. Bu yüzden Füsun' un düğünden önce Kemal'i terk edeceğini düşünürek okudum. Ama bir anda Füsun öldü ve ben çok şaşırdım, üzüldüm. Sibel ise üzüldüğüm haksızlığa uğradığını düşündüğüm bir karakterdi. Sonunda onun mutluluğu yakalamasına sevindim.
Kitapta oldukça sıradan gösterilen ama beni huzursuz eden noktalardan biri kadınların aldatılsa da hala birlikteliklerine devam etmeleri, evlenebilmek için ise can atmaları oldu.
Bir dönem yaşamış olan Kemal, Füsun ve Sibel'in aslında hayal/kurgu olduğunu öğrenmek yazarın kurgu dünyasını alkışlamak için bir vesile oldu. Tabi ki bunda günümüzde de varlığını sürdüren müzenin yadsınamaz bir rolü var.
Kitabın bazı bölümlerinde tekrara düşülmüş ve olaydan ziyade durum konuşulmuştu. Bu sebeple kitaba çok bayıldığım söylenemez ama yine de lisedeki Melike'ye kıyasla kitap gayet güzel geldi. "Keşke hikayeyi Füsun'dan da dinleyebilseydik." iç geçirmesini ben de yaşamadım değil.
Orhan Pamuk kalemine sağlık.
Masumiyet Müzesi
·
66 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.