Gönderi

Evet ben, Mor sabahların vurgunuyum, Kozasından çıkmaya yüz tutmuş, Kelebeklerin vurgunuyum, Peşi sıra sıralanmış dağların, Ağrı'nın, Tendüreğ'in ve Süphan'nın vurgunuyum, Seni görene, Onlara ihanet edene, Taa ki seni görene kadar, Yağmurlar bardak bardak üstüme yağana, Mezarımı kendi ellerimle kazana, Gecelerin ufuk noktasında gündüzü bulana, Her şeyi sende yaşatana kadar, Vurgun olmuştum onlara, Edebiyat tarihçileri ne der bu duruma, Sevgi, aşk, mutluluk veya meftunluk, Bilmem ne derler bu duruma, Gayrı ben bu duruma fukaralık derim, Sensizliğin fukaralığı, Sensizliğin yokluğu derim, Rivayet olur belki seni görüşüm, Kızıl, tan noktasında parçalanır, Dağlar, en alaca karanlıkta yürür, Ceviz ağacı dile gelir, Yağmurlu ve soğuk geceyi anlatır, Ninni okur gibi kulaklarıma, Seni fısıldar en kahpece duygular ile, Uzadıkça uzar ondan sonra, Diyarbakır'ın güneşli ve sıkıcı günleri, Geceleri, karanlığı ve ay yoksunluğu, İçim içime sığmaz o vakit, Atarım kendimi tütünün kollarına, Tütünün damarlarında kaybederim, Yanışında yakarım sende yaktığım gibi, Kaçarım senden ve senin belirtinden, Zozan köyünün eteklerine kaçarım. F.
·
85 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.