Teoloji hakikaten de Danaos Kızları'nın süzgeci gibidir. Çelişkili özellikler ve riskli iddialar aracılığıyla tabiri caizse kendi tanrısını sakatlamış, elden ayaktan düşürmüştür. Eğer mutlak iyiyse ondan neden korkalım? Eğer mutlak bilgeyse neden geleceğimiz için kaygılanalım? Eğer her şeye vakıfsa neden ona ihtiyaçlarımızı belirtelim ve dualarımızla bıktıralım? Eğer her yerdeyse neden adına tapınaklar dikelim? Eğer adilse neden zayıflıklarıyla yarattığı mahlukatı cezalandıracağından korkalım? Eğer bağışlayıcıysa ne diye bu zayıflıkları yenmeye çalışalım? Eğer her şeye muktedirse ona nasıl hakaret edelim, nasıl direnelim? Eğer mantıklıysa körlere veya mantıksız olma özgürlüğü bahşettiği kullarına neden kızsın? Eğer değişmez ise ne hakla hükmünü değiştirebiliyormuş gibi yapalım? Eğer aklımız ermeyecekse neden anlamaya uğraşalım? EĞER SÖZÜNÜ SÖYLEDİYSE EVREN NEDEN İKNA OLMUŞ DEĞİL? Eğer Tanrıyı bilmek en önemli şeyse neden en bariz ve net bilgi bu değil? (Systeme de la Nature - Londra, 1781)