Yabancılaşmış varlık, başkalarının (egemenler) tarihini (yaşamı) yaşar ve hep onun bir "ötekisi" olarak var olur. Öyle ki egemenlerin kimlikleriyle özdeşleşir; onların doğruları ve amaçlarını kendi doğrusu ve amacı olarak kabul eder. Birbiriyle olan kavgaları ve iç hesaplaşmalarını bile kendi özgürlük ve selametiyle ilgili sanıp onlardan yana tavır alır. Asıl trajik olansa, bu durumun hiç farkına varamamasıdır.
Sayfa 11 - Sunuş | Tülin Öngen