Hakkında
Ebru Deniz Ozan ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü'nden 1998 yılında mezun oldu. Aynı bölümde, devlet- sivil toplum ilişkisini Antonio Gramsci ve gerçekçi ilişkisel yaklaşım perspektifinden ele alan yüksek lisans tezini tamamladı. Ankara Üniversitesi, Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Anabilim dalında, "Kriz, Sınıflar ve Devlet: Türkiye'de Sermaye Sınıfı, 1977-1980" başlıklı tezi ile doktora derecesini aldı. Şu anda Dumlupınar Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde öğretim üyesidir. Devlet-sivil toplum, gerçekçi-ilişkisel yaklaşım, sermaye sınıfı örgütleri üzerine makaleleri bulunmaktadır. Praksis dergisi yayın kurulu üyesidir.
Unvan:
Akademisyen
Doğum:
Ankara, 1976
Okurlar
1 okur beğendi.
3 okur okudu.
6 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Sözler ve Alıntılar
24 Ocak Kararları ve 12 Eylül Askeri Darbesi ile sermaye sınıfı, ihracat konusunda istediğini büyük ölçüde elde etmiş, bürokratik engeller ortadan kalmış, kredi kolaylıkları sağlanmış ve gerekli yasalar kısa sürede çıkarılmıştır.
Sayfa 60
Egemen sınıflar ve fraksiyonlar, siyasal alanda özel bir ittifak/birlik kurarlar ve genellikle içlerinden birinin liderliğinde işlevlerini sürdürürler (Poulantzas 1978: 93: Jessop 1985: 56). Bu hegemonik fraksiyon ya da sınıf, kendi kısa dönemli anlık ekonomik çıkarlarının ötesinde, iktidar bloğunu oluşturan öteki sınıf ya da fraksiyonların genel siyasal çıkarlarını savunmak zorundadır; böylelikle kendi uzun dönemli çıkarlarını da savunmuş olur (Poulantzas 1978: 107).
Sayfa 45
Bugün kabul gören tarih, nerede olursa olsun "burjuvazinin resmi tarihi"nden başkası değildir. Tarihsel anlatının tamamında ya da bir kısmında (kimi tezlerde) zaman zaman revizyonlara gidilmesi, hatta bu konuda birtakım siyasi kapışmaların, toplumsal kamplaşmaların yaşanması doğaldır. Çünkü sınıflar gibi sınıf koalisyonları da homojen ve sabit olmayıp, sürekli değişip yenilenirler.
Sayfa 11 - Sunuş | Tülin Öngen
Yabancılaşmış varlık, başkalarının (egemenler) tarihini (yaşamı) yaşar ve hep onun bir "ötekisi" olarak var olur. Öyle ki egemenlerin kimlikleriyle özdeşleşir; onların doğruları ve amaçlarını kendi doğrusu ve amacı olarak kabul eder. Birbiriyle olan kavgaları ve iç hesaplaşmalarını bile kendi özgürlük ve selametiyle ilgili sanıp onlardan yana tavır alır. Asıl trajik olansa, bu durumun hiç farkına varamamasıdır.
Sayfa 11 - Sunuş | Tülin Öngen
Bir kere şu kabul edilmelidir: Tarih, kendi yolunu kendisi bulmaz. Ya da ona birtakım aşkın (tarih ötesi - toplum dışı) özneler yol göstermez. İnsan etkinliğinin nihai bir sonucu olan tarihin seyrini yine insan özneler ve aralarındaki mücadeleler belirler.
Sayfa 9 - Sunuş | Tülin Öngen
İletiler
Henüz kayıt yok
Yorumlar ve İncelemeler
Henüz kayıt yok