Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Thales
İlk İyonyalı bilim adamı Miletos’lu Thales’tir. Miletos, Sisam adasının hemen karşısında ön Asya’da bir kenttir. Thales Mısır’a yolculuk etmiş ve Babil kültürü edinmişti. Güneş tutulmasını önceden haber verdiği söylenir. Bir piramitin yüksekliğinin nasıl ölçülebileceğini gölgesinin uzunluğuyla Güneş’in ufka olan açısını hesaplayarak bulmuştu. Bu yöntem bugün de Ay’daki dağların yüksekliğini Ölçmek için kullanılıyor. Thales, kendisinden üç yüzyıl sonra Euklid tarafından yazılı belge haline getirilerek teoremleri kanıtlanan ilk bilimadamıdır. Örneğin ikizkenar üçgenin tabanındaki açıların birbirine eşit olduğunu kanıtlamıştır. Thales’ten Euklid’e ve daha önce de belirttiğimiz gibi Newton’un 1663 yılında Elements of Geometry kitabını Stourbridge Fuarından satın alışına, ki bu olay çağdaş bilim ve teknolojinin olağanüstü hızlanmasına yol açmıştır, dek uzanan entelektüel çaba zincirinde süreklilik halkaları vardır. Thales dünyayı tanrıların aracılığına başvurmadan anlama çabasına girişmiştir. Babilliler gibi o da dünyanın bir zamanlar sudan oluştuğu inancındaydı. Babilliler kuru toprağı açıklamak için Marduk’un, suların yüzeyine bir paspas serdiği ve kiri bunun üzerine yığdığı inancını taşıyorlardı. Thales de buna benzer bir düşünceye sahipti. Ancak şu farkla ki, açıklamasında Marduk’a yer vermemişti. Evet, başlangıçta her şey suydu. Toprak parçaları doğal bir süreç sonucu okyanuslardan çıkıp meydana geldi. Nil deltasında görülen toprak birikimine benzer biçimde bir oluşum olmalı, diye düşünüyordu Thales. Gerçek suyun her maddenin temelinde bulunan vazgeçilmez öğe olduğuna inanıyordu. Bugün bizim de elektronlar, protonlar ve nötronlar ya da quark’lardan söz edişimiz gibi. Thales’in vardığı sonuçların doğru olup olmadığı önemli değil. Önemli olan yaklaşımıdır. Dünyanın doğada karşılıklı etkileşim durumundaki maddi güçlerden oluştuğunu ileri sürüyor, bunu tanrıların oluşturmadığını söylüyordu. Thales Babil’le Mısır’dan astronomi ve geometri gibi yeni bilimlerin tohumlarını İyonya’ya getirmişti ve bu bilimler bu verimli topraklarda filizlenip yeşerecekti. Thales’in özel yaşamı üzerine bildiğimiz fazla bir şey yok. Fakat onun hakkında Aristo Politics adlı kitabında ilginç bir fıkra anlatır. Thales’in yoksulluğu yüzüne vurulurdu. Bundan da felsefenin yararlı bir uğraş olmadığı anlamı çıkarılırdı. Anlatıldığına göre, kışın göğe bakıp gelecek yılki zeytin rekoltesinin iyi olup olmayacağını anlayabilme yetisi ve bilgisine sahipmiş. Bir yıl, zeytinyağı makinelerinin tümünü önceden kiralayarak az parayla büyük bir işe girişmiş. Hasat zamanı geldiğinde o yıl bol zeytin olduğu ve herkes malını zeytinyağına çevirmek üzere pres peşinde koştuğundan Thales makineleri istediğine ve istediği parayla vererek büyük kâr etti. Böylece filozofların isterlerse çok para kazanabileceklerini, fakat uğraşlarının başka şeyler olduğunu herkese kanıtlamış oldu. Thales’in siyasi görüşleri de güçlüydü. Miletos’luların, Lidya Kralı Krezüs tarafından devleti içinde eritilmesine karşı koymalarını başarıyla sağlamıştır. Ancak İyonya Adalarının Lidya’ya karşı bir federasyon oluşturması fikrini kabul ettirememiştir. Miletos’lu Anaksimender, Thales’in dostu ve mesai arkadaşıydı. Deney yaptığı bilinen ilk insanlardan biridir. Dik duran bir sopanın yürüyen gölgesini izleyerek yılın ve mevsimin uzunluklarını lam olarak hesaplayabildi. Çağlar boyunca insanlar sopaları saldırı ve savunma aracı olarak kullanmışlardı. Anaksimender zamanı ölçmek için kullandı. Yunanistan’da güneş saatini icat eden ilk insandır. Sınırlarını bildiği kadarıyla bir dünya haritası ve takım yıldızların biçimlerini gösteren bir küre yaptı. Güneş’in, Ay’ın ve yıldızların ateşten oluştuğuna ve gökkubbedeki yürüyen deliklerden görüldüklerine inanırdı. Bu inanışı belki eski fikirlere dayanıyordu. Yeryüzünün asılı durmadığı ya da gökteki tavandan destek görmediği, fakat kendiliğinden evrenin merkezinde durduğu, çünkü «gökkubbesindeki tüm yerlere eşit uzaklıkta bulunduğu, yeryüzünü oynatacak hiçbir güç bulunmadığı yolundaki görüşleri ilginçtir. Anaksimender doğduğumuz anda öylesine çaresiz olduğumuza inanırdı ki, ona göre, çocuklar dünyadayalnız başlarına bırakılıverseler hemen ölürlerdi. Bu düşünceden hareket ederek Anaksimender insanların, doğduklarında daha güçlü ve kendine yeterli olan başka hayvanlardan gelişmiş oldukları sonucuna vardı. Hayatın ilk olarak çamurda başladığı ve ilk hayvanların belkemikli balıklar olduğu görüşünü ortaya attı. Bu balıklardan olma başka balıklar, sonradan suyu terk ederek toprağa çıktılar ve burada bir hayat şeklinden başka hayal şekline geçerek başka hayvanlara dönüştüler. Sayısız dünyaların varlığına, hepsinin de yaşanır olduğuna ve tümünün de yokolup yeniden varolma evrelerinden geçtiğine inanırdı. Saint Augustine’in esefle yakındığı gibi «Anaksimender de Thales gibi durmak bilmeyen tüm bu devinimin nedenini bir tanrısal güce bağlamamıştı.
Sayfa 232Kitabı okudu
·
112 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.