Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

304 syf.
·
Puan vermedi
·
34 günde okudu
Üstümdeki tozu, pisliği atıp kendime gelme amacıyla okuduğum, Şamanlık ile ilgili yazılan en kapsamlı kitaplardan biri. Verilen bilgiler son derece ufuk açıcı, genel anlamda konuyla alakalı bir aydınlanma yaşıyorsunuz; en azından benim kadar cahilseniz. Şamanlığın; ne olduğunu, ne olmadığını öğrenmemiz gerektiğini düşünüyorum. Malum, Avrupalılar her halta ortak olmak istedikleri için, her iyi olanı kendilerine atfetme peşindeler. Cadılar ve Şamanları birbirine eş değer nitelikte göstermeye, veyahut şamanlığın aslında gerçek anlamda zamanında Avrupa'da yaşandığını falan iddia etmeye kalkarlar, belirli bir azınlık etmiştirdir de. Şamanistler dünyayı gök, yeryüzü ve yeraltı olmak üzere üç kısma ayırırlar. Gökte, “yukarıdaki dünya”da, Ülgen adı verilen Gök Tanrı ile ona bağlı iyi ruhlar vardır. “Orta dünya”da yeryüzünde, insan yaşar. “Aşağıdaki dünya” yeraltı, ise Erlik ile ona bağlı kötü ruhların meskenidir. Şamanlık aydınlık gökle, karanlık yeraltı ikiciliğine dayanan bir anlayıştır. Şamanizm, insanın ve dünyanın özel bir tasarımını içerir. Dünya üzerindeki, hemen hemen her yerindeki kandaş toplulukların Şamanizm ile birbirlerine derin bir şekilde bağlı oldukları aşikar. Japon şamanlar olsun, Türk şamanlar veyahut Avusturalyalı şamanlar; belirli farklılıklar olmakla birlikte temelde aynı kültürü oluştururlar. Mesela, Tatarların bir kısmı özellikle Hakasya Türklerinin hemen hemen tamamı Şamanist’tir. İskandinavya, Moğolistan, Yakutistan, Kazakistan ve Kore gibi ülkelerde de Şamanist topluluklara rastlanmakta. Sayıları gittikçe azalmakla birlikte günümüzde yaklaşık yedi yüz bin kadar Şaman olduğu tahmin edilmekte. Bir şamanla tanışmayı çok isterim, zira sadece iyi taraflarını biliyorum. Diğer yandan, çok özeller. O kadim hisleri tatmak, felsefelerini öğrenmek... en büyük hayallerim arasında. Nasıl yollardan geçtiklerini bizzat öğrenmeliyim (çünkü merak), zira sadece belirli bir eğitimi almak kişiyi şaman yapmaz. Şamanlık doğuştan ve kaçınılmaz bir özelliktir. Tüm Şamanlar ruhlar tarafından seçilmiş olduklarını ve Şamanlık seçiminin kişisel iradeye bağlı olmadığını belirtiyor. Hatta kimi zaman kişide tanımlanan bir takım belirtilere göre yapıldığını ifade ediyorlar. Mesela, bir bebeğin altı parmaklı doğması. Bunun dışında hastalık gibi bir nedenle uzun süre klanından uzak kalan kişi daha sonra ortaya çıkarsa da şaman adayı olarak kabul ediliyor. İÖ 15-13 bin yıldan kaldığı tahmin edilen resimlerde Şamanizm’in en eski motiflerine rastlanmıştır, fakat arkeolojik olarak 20-30 bin yıl öncelere dahi dayanmakta olduğu kanıtlanabilir. Zira Arkeolojik buluşlar bunu savunur. Haliyle oldukça köklü geleneklere sahip Şamanlık. Türklerin inanışlarında bugün bile Şaman geleneğinin izlerini görüyoruz: Ağacı kutlu saymak; çocuklara uzun ömürlü olması için dualar etmek, adaklar sunmak, daha önce ölen çocuklar gibi ölmemesi için Yaşar, Durmuş, Duran, Satılmış, Satı gibi isimler koymak; çeşitli nedenlerle türbelere adak adamak; dilek ağaçlarına çaput bağlamak gibi adetler, muska ve kurşun dökme ve nazar değmemesi için tahtaya ya da bir zemine vurmak veya üç kere vurmak. (Yöreden yöreye değişiyor.) Hepsi Şamanizm mirası, Anadolu'ya göç ederken beraberimizde getirdiklerimiz. Şamanizm'e inanan bütün halkların temel inancında tanrı-doğa-insan üçgeninde sürüp giden kopmayan bir bağlantının bulunduğu inancı görülür. Bir tanrı insana doğrudan buyruk göndermez, gerekli yasakları koymaz, onu hayatın zevklerinden mahrum etmez. Belirli ruhlar ile insanlarla iletişime geçer, doğruyu ve yanlışı ona gösterir. Bu raddede ise, Şaman'a ihtiyaç duyulur, ruhlarla insanlar arasında iletişim kurar. Hala Orta Asya'da halk arasında bir din unvanı taşımaktadır. Bazı araştırmacılara göre ise tam anlamıyla din sayılmamasına rağmen dine doğru bir gelişme evresi olarak görülmüştür. Kimi araştırmacılar da Gök Tanrı ve Yeraltı Tanrısı ve bunlara bağlı ruhlara dayanan bir din olarak kabul ederler. Fakat Fuzuli hocaya göre, Şamanizm’in bir din olarak değil de insanın anlamlandıramadığı olgular için bir açıklama yöntemi ve buna bağlı olarak da bir inanç sitemi olarak değerlendirilmesi daha doğru olacaktır. Etimolojisi hakkında da kısaca bilgi vermek isterim; ilk olarak 13. yüzyılda kullanılmış olan "şaman" sözcüğünün eski Türkler tarafından kullanılmadığını bilmeliyiz. Eski Türkler Kam sözcüğünü kullanırlardı. Genel anlamda bir cinsiyet belirtilmezdi, fakat belirli bir süre sonra Anahan ve Babahan dönemleri gelip çattığında, Kam Ana ve Kam Ata olarak belirtilmeye başlanmış. Kam denildiğini, Eski Çin kaynaklarından öğreniyoruz. (Şamanların varlığına ait ilk bilgiler 6. yüzyıl Çin kaynaklarından elde edilir.) Şaman kelimesinin etimolojik kökeni üzerinde yapılan çalışmalar bu terimin Tunguzcadan Rusça yolu ile Batı bilim dünyasına geçtiği bilinmektedir. Shaman olarak çevrilmiştir.
Ana Hatlarıyla Türk Şamanlığı
Ana Hatlarıyla Türk ŞamanlığıFuzuli Bayat · Ötüken Neşriyat · 201781 okunma
·
610 görüntüleme
Gamax okurunun profil resmi
Doyurucu... Kaleminize sağlık...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.