Gönderi

Bir hüzün gibi yanıp sönen Şüphe bulutu gibi bir an geciveren Bir devrin aynalarinda yabanci Sakli ruhlarimiza kör Bedenlerimize nankor bir hafizadir Gelip geçen günlerin ardından Bir un gibi birbirine karışan Biçimsiz korkular karışır yüreklere Nemli gozlerle bir tül perdesi gibi Görünen Ve görünmeyen dünyanın inine. Sikayet ettikçe tuğlalar ektiğimiz bir köhnemişlik Bir gam gibi yıkar onurlarimizi Satılığa çıkan insan ellerinde Ve gurur baslar aliskinca bir umursamazlıktan Ve cehaletten beslenen Aptal bir gülümsemeyle. Sirayet eden bir kanser gibi Yayıliyoruz göğsüne, dort bir yanına Tabiatin, İnsan olmayi nedir ayıran Bir ruh olmadan ya da Biraz onur, biraz da merhamet Ne farkımız kalir hayvandan Önümüze geleni kaparken Düşünmeden her seyi yok ederken Çılgınca bir denge bu insan olmak yükü İyilik ve kötülüğün Güzellik ve çirkinliğin Ve doğru ile yanlışların arasında Bir cambaz gibi yürüyoruz Bir denge meselesi Bir girdap gibi içine çeken Ellerinden kurtulmak devranın Hepimiz yalnızız Hepimiz yalnızız Bir an meselesi kaybet birbirimizi Düştüğümuz kuyular dipsiz Tutundugumuz eller çolak Ve tum topraklar corak Bu kurak ümitlerinde günlerin
·
62 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.