Sinematografik alımlamada, her nesne, her yüz ve her
jest bir an belirir ve kaybolur; bu sırada, tam da kendi ölüm anındadır.
Sinema, varlığı algının her nesnesinin ölümüne alıştırır ve bu biçimde
modernliğin temel bir özelliği açıklar. Çünkü geçicilik, süreğen yenilik,
dağınık alımlama, bütün üstünlüğü -belirtildiği gibi- sinemanın doğuşuna
tanıklık eden çağda ortaya çıkan meta formundaki her nesneyi etkiler.
"Dünyevi sergiler, malların değişim değerinin görüntüsünü değiştirir [ . . . ]
İnsanın dikkatini dağıtan bir fantazmagori yaratır. "