Evlilik seks kavramının dinin ve kültürün belirlediği kurallar çerçevesinde yaşanması üzerine inşa edilen köklü bir uydurmacadır. Bütün mülklerle birlikte kadını da erkeğe mülk olarak bağlayan bir erk elidir. Ayrıca hem erkeği hem de kadını sistemin otoritesine bağlayan yozlaşmış bir kurumdur. Kadının iffetini kurumsallaştırmaktan ileri gidememiştir. Tarafların birbirlerinin özgürlüklerini denetlemekten ve baskılamaktan başka bir asli görevi de yoktur. Çocuk da bu kurumun yalancı gerekliliğini pekiştiren en büyük kozdur.