Gönderi

Faniyim, fani olanı istemem; neyleyeyim?..
 Bir matlub ki, gurubda gaybubet etmeye mahkûmdur; kalbin alâkasına, fikrin merakına değmiyor. Âmâle merci olamıyor. Arkasında gam ve kederle teessüf etmeye lâyık değildir. Nerede kaldı ki kalb, ona perestiş etsin ve ona bağlansın kalsın. Bir maksud ki, fenâda mahvoluyor; o maksudu istemem. Çünkü, faniyim, fani olanı istemem; neyleyeyim?.. Bir mabud ki, zevalde defnoluyor; onu çağırmam, ona iltica etmem. Çünkü nihayetsiz muhtacım ve âcizim. Âciz olan, benim pek büyük derdlerime deva bulamaz. Ebedî yaralarıma merhem süremez. Zevalden kendini kurtaramayan nasıl mabud olur? Evet zâhire mübtela olan akıl, şu keşmekeş kâinatta perestiş ettiği şeylerin zevalini görmek ile meyusane feryad eder ve baki bir mahbubu arayan ruh dahi (لَٓا اُحِبُّ الْاٰفِلٖينَ) feryadını ilân ediyor. İstemem, arzu etmem, takat getirmem müfarakatı...
Sayfa 71
·
312 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.