Kitleye güvensizlik duygusu, bütün tarihi dünya dinlerinin, deyim
yerindeyse kanında vardır. istedikleri şey itaatkar bir sürüdür. İnananları koyun olarak değerlendirmek ve boyun eğdikleri için onları övmek adettendir. Kiliseler kitlenin hızlı büyümeye yönelik temel eğiliminden bütünüyle feragat ederler. İnananlar arasında, makul sınırlar içinde belirli
bir yoğunlukta, kesin bir yönü olan, geçici bir eşitlik kurmacasıyla tatmin olurlar; ama bunu asla sert bir biçimde dayatmazlar. Hedeflerini
çok uzaklara, yaşadığı sürece hiçbir insanın ulaşamayacağı, pek çok
çabayla ve boyun eğmeyle kazanmak zorunda olduğu öteki dünyaya
yerleştirirler. Yön giderek en önemli şey haline gelir; hedef ne kadar
uzak olursa, hedefin kalıcılığına duyulan ümit o kadar fazla olur. Görünüşte vazgeçilmez olan büyüme ilkesi oldukça farklı bir şeyle, tekrarla yer değiştirmişti