Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Son onyılların bazı filmlerinde, filmlerin hayali unsuru, Pasolini'nin sözünü ettiği "mitik ve çocuksu alt-film", "şiirsel film"le olduğundan çok daha fazla öne çıkar. Öykülemeci sinema, öykünün nesnel ritmine ayrıcalık tanırdı. Şiirsel sinemadaysa, özne kahramanın bakış açısı üstün geliyor gibidir. Bu "üçüncü" biçimde, görüntü, bir düşte gördüklerimiz gibi yorumlanmak ve çözümlenmek için kişilerüstü bir sembolik takımyıldıza gönderme yapar gibidir. Bu, öznenin içinde olabilecek olanı belirler, onun bilincinin ve duygusallığının ufkunu düzenler. Yeni Alman sinemasının pek çok filminde --özellikle Herzog' da ve Wenders' de- görüntüler sembolik bir sahne tanımlar; özne onlarla anlaşılır ve onlar üzerinde onun "bakış açısı" çok az iktidara sahiptir; o, önceden belirlenmiş rolleri arasında hareket eder, ki bunlar, onun bilincini ve eylemlerini belirler. Kendi tutarlılığından yalıtılabilir her görüntü, hem kahramanların bilincini hem de "öykü"nün şemalarını aşan, sembolik ve hayali bir nesnellik tanımlar.
·
331 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.