Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bizler, bir koronun, özellikle opera korosunun modern sahnedeki konumuna alışkın olduğumuz için Yunanlıların trajik korosunun asıl "eylem"den daha eski, daha ilksel, daha önemli olduğunu asla kavrayamadık -oysaki ne kadar da açıklıkla aktarılmıştır bu durum-, yine geleneğin aktardığı bu büyük önemlilik ve başlangıçsallıkla, koronun yalnızca düşük, hizmetçi varlıklardan, işte ilkin yalnızca teke türünden satirlerden oluşturulmuş olmasını bir türlü bağdaştıramadık, sahnenin önündeki orkestra bizim için hep bir sır olarak kaldı; şimdi ise sahnenin eylemle birlikte, temelinde ve başlangıçta yalnızca vizyon olarak düşünüldüğünü, biricik "gerçeklik"in tam da bu vizyonu kendisinden üreten ve dansın, sesin ve sözün tüm simgeselliğiyle o vizyondan söz eden koro olduğu kavrayışına vardık. Bu koro, vizyonunda, efendisi ve ustası Dionysos'a bakar ve bu yüzden sonsuza dek, hizmet eden korodur: bunun, tanrının, nasıl acı çektiğini ve kendini yücelttiğini görür ve bu yüzden kendisi eylemde bulunmaz. Koro, tanrıya düpedüz hizmet eden bu konumda, yine de doğanın en üst, yani Dionysosçu anlatımıdır ve bu yüzden, doğa gibi, coşkunluk içinde kehanet ve bilgelik sözleri söyler: acıyı paylaşan olarak aynı zamanda bilgedir, dünyanın yüreğinden hakikati bildirendir, Böyle fantastik ve itici görünen, bilge ve coşkulu, aynı zamanda tanrının aksine "naif bir insan" olan satir figürü bu şekilde oluşur: doğanın ve onun en güçlü dürtülerinin suretidir; onun simgesi olduğu gibi, onun bilgeliğini ve sanatını da bildirendir: müzisyen, şair, dansçı, ruhlarla konuşan, bir ve aynı kişidir.
Sayfa 54 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
·
140 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.