Dilde her zaman gösterilemeyen bir şey, bir aralık ya da bir tür tıkanma vardır -ama anlamlamaya imkan veren de kesinlikle anlamlamanın bu başarısızlığıdır. Öyleyse, eksiklik, her zaman anlamlama sürecinin parçasıdır. Gösteren asla gösterdiği varsayılan şeyi büsbütün açıklayamaz: "Bir sözcük söylediğimizde ya da okuduğumuzda, safi sesin ya da mürekkep lekesinin üzerinde durmayız . ... O sözcük aracılığıyla mevcut olmayan bir başkasını görürüz."