Bu sebepledir ki, İslam Hukuku'nda "İçtihad ile içtiha nakzedilmez." kaidesi meşhurdur. Bunun mânâsı, herkesin dilediği içtihadı kabul etmekte serbest olmasıdır. Bu da mezhep tercihi hususunda tam bir hüriyet demektir. Ancak ulu'l-emr olan halife maslahatın takdiriyle bir içtihadın tatbikini emrettiği takdirde, o içtihad, kabul ettikleri mezhebe ait olmasa da bütün teb'a bu emre uymaya mecburdur. Aksi hâlde şer'an âsî olurlar. Nitekim 1926 yılından önceki "Medenî Kanunu"muz olan "Mecelle-i Ahkam-ı Adliye" veya kısaca "Mecelle" bu tarzda bir telfik mâhiyetindedir. Onda sadece tâbileri olan dört mezhepten değil, tâbileri olmayıp içtihadları eserlerde kalmış sâir sünnî mezheplerden de kaideler alınıp kanun maddeleri hâline getirilmiştir.