Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

zülfikar

zülfikar
@abdulguzel
Notlar: #154295921 Filmler: #133056854 Etimoloji: #160950818
Veteriner Hekim
1257 okur puanı
Ağustos 2016 tarihinde katıldı
Bugün ortada «şucu» veya «bucu»lara karşılık «Abdülhakîm'ci» diye yaftalı bir zümre bulunmaması bile onun büyüklüğünden ayrı bir işaret... O, asrının «kutb-ül-irşad - İrşad Kutbu»ydu ve makamının şânı bakımından satıh nümayişlerinden münezzehti.
Sayfa 207Kitabı okudu
Reklam
Selman-ı Farisi iki kişiyle birlikte (bir seferde) idi. Selman onlara hizmet ediyor ve (buna karşılık) onların yiyeceğinden yiyordu. Bir gün Selman uyudu, arkadaşları onu aradılar ama bulamadılar. Bunun üzerine çadırlarını kurdular ve "Zaten Selman bundan başka, hazır bir yemeğin başına konmaktan ve kurulmuş bir çadırın altında istirahat etmekten başka bir şey beceremez ki" dediler. Daha sonra Selman gelince, kendileri için azık istemesi için Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi vesellemin yanına gönderdiler. Selman, Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellemin yanına varıp, "Ey Allah'ın Resulü! Beni arkadaşlarım gönderdi, eğer yanında varsa biraz azık verecekmişsin" dedi. Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi vesellem, ''Arkadaşların azığı ne yapacaklar? Onlar karınlarını doyurdular ya!" dedi. Bunun üzerine Selman arkadaşlarının yanına dönüp Resulullah'ın söylediklerini onlara anlatınca, iki arkadaş kalkıp Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi vesellemin yanına giderek dediler ki: "Seni hak ile gönderen Allah'a yemin olsun ki (buraya) indiğimiz andan bu yana hiçbir şey yemedik:' Peygamber sallallahu aleyhi ve alihi vesellem, "Siz Selman'ın gıybetini yaptınız ve karnınızı onun hakkında söylediğiniz sözlerinizle doyurdunuz" buyurdu. Bunun üzerine, "Biriniz, diğerinizi arkasından çekiştirmesin.."* ayet-i kerimesi indi.
Sayfa 38 - *Hucurat 12. (İbn Ebi Hatim rivayet etmiştir.)
Efendiler, bir zamanlar Asya, ruhun bilgilerile yeryüzüne hükmediyordu. Bugün Avrupa, kafanın bilgilerile dünyamıza sahiptir. Ruhun emrinde olan madde, bulduğu birkaç kanunla uyuşuk bir anında ruhu çuvala tikabilir, fakat yok edemez. Ruha gelince, maddeyi baştan başa kucaklar kucaklamaz, onu dinamit gibi uçurur, kül eder. (Bir lâhza durur.) Her neyse, dipsiz dâva! (Haritaya döner. Elindeki siyah cetveli Japonya'nın üzerine koyar.) Japonları zafere eriştiren, ruh, disiplin ve bilgidir. )

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Abdullah b. Mes'ud (r.a.) der ki: (Bir defasında) Peygamber sallallahu aleyhi vesellemin yanında bulunuyorduk. Adamın biri meclisten kalkıp gittikten sonra, orada bulunanlardan biri onu çekiştirip gıybetini yaptı. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi vesellem, "Kürdanla dişlerinin arasını temizle" buyurdu. Adam, "Dişlerimin arasını niçin temizleyeceğim? Et yemedim ki" dedi. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem, "Sen (giden) kardeşinin etini yedin" buyurdu. (Münziri, Terğib, 3 /490, Hadis No: 4172).
Sayfa 30
"Biz, bir yıkık değirmeni kırk yıl bekleriz."
Sayfa 103 - Süleyman Hilmi SilistreviKitabı okudu
Reklam
Denilir ki, üç şey cennet ehlinin ahlakıdır. Bu hasletler ancak kerem sahibi iyi insanlarda bulunur: 1) Kötülük edene iyilik etmek 2) Zulmedeni affetmek 3) Vermeyene, mahrum edene, cimrilik yapana ikram etmek
1622- Soru: Sabah namazının farzında birinci rekâtte okunan Kurân ikinci rekâtte okunandan ne nisbette uzun olacaktır? Cevap: Sabah namazının farzında okunması gerekenin üçte ikisini birinci rekâtte: üçte birini de ikinci rekâtte okumak gerekmektedir. Peygamber Efendimiz'in zamanından beri uygulanması devam eden usûl budur. Sabah namazının vakti, halkın uykuda bulunduğu bir zaman olduğundan Müslümanların cemaate yetişebilmeleri hikmetinden dolayı birinci rekâtte uzun okunmaktadır.
Sayfa 439Kitabı okudu
Yok canım
Soru: Vahdet-i vücud düşüncesi nasıldır? Mevlânâ Celalu'd-Din-i Rumî Hazretleri "Ney"e üfürmüş müdür?Yoksa şimdiki Mevlevilerin yaptıkları uydurma mıdır? Cevap: Vahdet-i vücud; mâneviyat erbabının, seyr-i sülûk sırasında, taayyün mertebesine geçiş anında çok nuranî bir hâlin gözleri kamaştırması üzerine hiçbir şeyi ve hatta kendi nefsini bile göremeyecek duruma gelmesi üzerine söyledikleri ve tashihe muhtaç bir sözdür. Bu söz mânevî bir sarhoşluğun tesiri ile söylenmiş olduğu için sahibi mazur bulunmaktadır. Ayık olanların bunu sarf etmesi yanlış ve tehlikelidir. Cenâb-ı Hak, vâcibü'l vücud'tur. Kâinat ise mümkinü'l-vücud'tur. Varlığı vacib olan Allah ile, olması ile olmaması müsavi bulunan kâinat nasıl bir olabilir. İmam Rabbânî Hazretleri "Vahdet-i vücud değil, vahdet-i şühud vardır" diyor. Allah'ın varlığı kâinatla birleşmiş olmamakta, görüşbirliği olmaktadır. Yani o kimse, gözünün kamaşması sebebiyle, Allah'ın varlığından başka birşey kalmamış sanmakta ve görüşteki birliği vücutta birlikmiş gibi his galatına düşmektedir. Elmalılı M. Hamdi Yazır (merhum) Hak Dini Kur'ân Dili adı tefsirinin 8. cildinde ve sûre-i İhlâs'in tefsiri sırasında şöyle demektedir: "Vahdetçilik diye mümkinattan ibaret olan âlemi, vâcibül-vücud görmek isteyen panteistlerin küfr-u ilhadına düşmekten sakınmaldır. Mümkinât vücuda gelmek için illete muhtaçtır. Varlığı kendisinden olmayan şeyler, haddi zatında kendine kalınca yok demektir".
Sayfa 213Kitabı okudu
2029- Soru: Peygamber Efendimiz ameliyat olmuş mudur? Açıklayınız. Cevap: Evet, olmuştur. Bu ameliyat, zamanın tabiblerince değil, ilahî hikmetlere dayalı olarak melekler tarafindan yapılmıştır. Birincisi, süt annesi Halime-i Sadiye'nin yanında bulunduğu sırada olmuştu. Süt kardeşleri ve diğer çocuklarla sokakta oynadığı sırada melekler gelmiş, onu yakalayıp yatırmışlar, karnını yarıp kalbinden bir kan pıhtısı çıkarıp atmışlar "Şu, şeytanın senden alacağı nasip idi" demişlerdi. Çocuklar, süt annesine koşarak "Muhammed öldürüldü" diye bağırınca annesi çıkmış, Efendimiz de yüzü biraz değişmiş hâlde onları karşılamıştı." İkinci ameliyat Peygamberlikten önce olmuştu. Bu ameliyat vahyin şiddet ve ağrlığına tahammül getirebilmesi için yapılmıştı. Üçüncüsü ise, Mirac'a teşrifinden biraz önce Kâ'be'nin yanında yapılmıştı. Bu da Rü'yet-i ilâhîye tahammül getirebilsin diye yapılmıştı. Enes bin Mâlik (r.a.) diyor ki: “Biz, iğnenin dikiş izlerini Resûlullah'ın göğsünde görürdük". (Tabakat-ı İbni Sa'd c.1, s. 151).
Sayfa 549Kitabı okudu
«—Akıl için idrak, zevk yoliyledir.>
Sayfa 161 - Seyyid Abdülhakim ArvasiKitabı okudu
Reklam
176- Soru: Peygamberimiz (s.a.v.) iftar sofrasından başka bir yerde sofra duâsı yapmış mıdır? Cevap: Evet yapmıştır. Hadis kitapları tedkik edildiği zaman buna dâir bahisler ve duâ örnekleri bulacaksınız. Bu husustaki merakınızı gidermek için birkaç örnek vermeyi faydalı bulmaktayız. a) Peygamber (s.a.v.) sofrasını kaldıracağı zaman şöyle duâ ederdi: “Elhamdü lillâhi kesiran tayyiben mübâreken fîhi gayra mekfiyyin velâ müveddein velâ müstağnen anhü Rabbenâ" (Buhârî c. 6, s. 214). b) Bir hadis-i şerîfte şöyle ifade edilmektedir: Kim yemek yer de "Elhamdü lillâhillezî at'amenî hâzâ ve razekanîhi min ğayri havlin minnî velâ kuvvetin" derse geçmiş günâhları bağışlanır. (Tuhfet'ül-ahvezî c. 9, s. 425). c) Peygamber (s.a.v.) birşey yediği veya içtiği zaman «Elhamdü lillâhillezî at'amenâ ve sekaanâ ve cealenâ minel-müslimîn" derdi. (Tuhfet'ül-ahvezî c. 9, s. 425).
"Kendisinden keramet zuhur eden her kişi kamil ve velidir diye bir şey yoktur. Eksik ve kusurlu kişilerden de harikulade haller zuhur edebilir" diyor İbn Arabi. Kerametin durumu her harikulade halin durumu gibi olup hakiki ruhi bir kemal cevheri oluşturmaz.
Sayfa 162Kitabı okudu
Yok canım
(Teokratik)ten ne anlıyorsunuz?.. Bunun Türkiye'deki karşılığı şeriattır!..
12,6bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.