Tuhaf zamanlarda yaşıyoruz. Ne anne babanın çocuğa tahammülü var, ne çocuğun ebeveynlerine. Herkesin sadece kendisi için yaşadığı bir dünyada sosyal Darwinizm " Öldür ya da öl" diyor. Yok edemeyenin yok olacağının telkin edildiği vahşi bir düzen.
Kötülerin kaybetmediği bir ülke çocuklarına ahlakı öğretemez.
Musset'nin sözüyle "insan bir çıraktır, onu yetiştiren ıstıraplar yani çekilen acılardır". Acı çekmek, yaşamakla olur. Bu sebepten insan yaşadıkça ve acıları çoğaldıkça ahlâkı yükselir ve değerlenir.
Ahlak terimi Arapçada ölçme ve yapma anlamlarını imler. Üçlü kök” h-l-k”dan üretilmiştir. Bu kökün anlamı “ ölçme, oran belirleme veya ölçü bakımından yaratmadır” ki Kur’anda Allah’ın gökleri, dünyayı, tüm hayvan ve insanları yaratma eylemini tanımlayan fiildir. Bundan türemiş hulk kelimesi, insanın fiili tabiatına veya itidaline gönderir ve insanın Allah tarafından yaratıldığı göz önüne alınırsa, yaratımına silinmeyecek şekilde nakşolmuştur. Böylece, ahlak disiplini sadece kişisel davranışta ölçü anlamına gelmekle kalmaz, tabiat ve yaratım kavrayışını da ihtiva eder.
Sayfa 57 - Tanrı kelimesi, Allahı tam olarak açıklayamadığı için tanrı kelimesini sevmiyorum. Bu yüzden tanrı olarak geçen yerleri Allah olarak düzelttim.Kitabı yarım bıraktı
"Ahlakçı kişilik yapısına sahip birey, dıştan, ahlak dünyasının kaskatı kurallarına uyar gibidir. Gerçekte, bu yasalara ancak dıştan uyar, içinden başkaldırır."