Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Yaşamaya, Bilmeye ve Olmaya.
( Dedim ki sonra,
Özgür Ş.
Özgür Ş.
) … Adımını beton zemine attığı andan önce keşfetmişti dışarıda yağmurun yağdığını zira ilkin yere değil havaya bakardı çıkmadan önce. Ötelerden gelen bir iştiyakla severdi yağmuru ve de sevmeyenlere inatla. Soğuk havayı, güneşi, sisi… Tabiat bir yaşam mücadelesi veriyordu ve olumsuz hava koşullarında öylece surat asıp karalar bağlamak kolay değildi bu yüzden. Hem, kim bu hava durumlarını olumsuz grubuna koymuştu, ne hakla! Kime sormuşlardı! Ayakları damlalarla buluşmuşken ve de düşündüğünün farkında değilken, yağmuru, ona dönük yüzünde hissetti önce. Sonra trençkotunda, parmaklarında ve en sonunda kitabının sayfalarında hissetti: “Yaşama Uğraşı” Her an ve her şey, bu uğraş içinde debelenip gitmiyor muydu? Çiçekler uğraşıyordu. Toprak… Bulutlar… İnsan… Hatta ve hatta, aklına dair şüphe uyandırmayacak olduğuna emin olsa, cansız nesnelerin dahi yaşam adına bir uğraş verdiklerini bağıracaktı sağa sola. Özünde her şey tohumdan dahil oluyordu bu işe. ‘Ey çatlayan tohumun hengamesi.’ Cevap duyulmuyorsa; yaşamadığı, yaşam için çabalamadığı iddia edilebilir miydi tohumun? Sorun dikkat kesilmiş kulaklarda olamaz mıydı? Kırpılmadan izleyen gözlerde? Gizli yahut aşikâr, her uğraş kıymetli idi. Ahkam kesmesi, atıp tutması, her şeyde bir beyanda bulunması kolaydı beşer için. Her gizliyi bilmesi(!). Ezelden ebede gitmesi… Sahi, beşer neyi bilirdi? Bilmek, ne demekti? Bilmek, en yüce yaşama uğraşı değil miydi? Öyle kolay mı çıkılırdı bu merdivenden? Uğraşıyordu yaşamak için çünkü yaşamak bilmeye çalışmak demekti ve bilmek, beşeri insan yapardı. Uğraşıyorlardı bilmek için. Çünkü bilmek toprağı toprak yapardı. Böceği böcek, masayı masa… Kitabını o sırada daha sıkıca kavradı, yağmur damlalarından gelecek hasara siper olurcasına. Kimsenin yaşama uğraşına çelme takmak istemediğini fark etti yeniden. Önünden çekilmek yetmezdi. Daha dün, ‘İnsan insandan sorumludur.’ diye noktalanmamış mıydı günü? Sonra bir parantez de açılmıştı noktanın ardından, ‘İnsan, sadece gönülden tanınan simaları kapsayan daracık bir alem değildir.’ diye eklenmişti. Durdu. Yağmur, kendini bilirdi, hissetti. Şu âlemde her şey kim olduğunu bilirdi de beşer bilmezdi. Beşer, olmamış insan demekti. Ve işte, insan olmak için siper olmak da yetmezdi. Siper olmuyor, kitabına gelen tüm damlaları savuşturuyordu artık. Yaşamaya uğraşıyordu. Bilmeye. Olmaya.
··
749 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Özgür Ş. okurunun profil resmi
Durumu kovalarken olay , olayı kovalarken durum yakaladı beni. Bir ara "şiir" demeye varıyordu dilim "bir dakika" dedi kelimeler: Yaşamak dedi, uğraş dedi. Coğrafyacı yaptı bir ara beni: kendimi zihnimde harita çıkarırken yakaladım. " İnsan insandan sorumludur. " dedi kelimeler. Ölene kadar mı diye soracaktım ki "bir dakika" dedi kelimeler: bilmek dedi , olmak dedi. Yağmurun dinmesini beklemekten başka çaren olmadığını ne zaman anlayacaksın? Islanmadan nasıl bilirsin , ıslanmadan nasıl olursun ? Elinize sağlık. Beğendim. Ama henüz isim koyamadım. İlerlerse görürüz artık. 🙂 Ama bu toplu paylaşımlar iki haftalık yokluğa bedel olmayacak. Bunu biliyoruz.
meltem okurunun profil resmi
Sizin de elinize sağlık, güzel bir karşılama oldu. Üzerine uzun soluklu düşünmek lazım yazarken, ben azıcık soluklanıp yola devam edecektim, belki düzeltilebilir yanları olmuştur. Bir süre sonra okur, anlarız. Daha ilk günümde farkettim ki yine gitmem gerekiyor. Dükkanda işler yoğun ve yoğunlukta yokluk yardımcı oluyor bazen, var’lıklara aklım takılıyor, işler aksıyor vs vs. Benim için bu geçerli yani şu an. :)
meltem okurunun profil resmi
Bazen şeyler - bize iyi veya kötü görünen- öyle güzel bir araya geliyorlar ki… Bir şeyleri düzenleyen, düzenlemekten öteye gidip birbirine bağlayan bir etkiyi her yerinizde hissediyorsunuz. Sonrasında mutluysak mutluluk devam ediyor; üzgünsek, insan nasıl bu kadar ince düşünülmüş bir planlamayla böyle güzel üzülür deyip seviniyorsunuz. Çünkü şeylerin -bizce iyi veya kötü olan sonuçlar doğuran- bir araya gelişi muazzam. Tuzak kuranların en mahiri ve ödüllendirenlerin… Tuzak da tuzak mı… Emin olmadığımızdan, mutlu olmaktan alamıyoruz kendimizi. Bunu çok düşünürüm. Şu an yeniden canlanmalarının sebebi: Elimdeki
Başını Örten Kızlar Felsefe Bilmelidir
Başını Örten Kızlar Felsefe Bilmelidir
, bugün Yaşamak, Bilmek, Olmak deyişimi duymuş gibi diyor ki “Bize tanınan dua etme imtiyazına başvuracağız. Beşer mayasıyla yoğrulup beşer hasletlerinden sıyrılarak insan olmak marifettir ama insan olduğumuz halde yegâne yaratıcının Allah olduğu inancı kendinde yer etmemişlerden biriysek her istediğimizi Allah’tan, her seferinde hep Allah’tan, yalnızca Allah’tan isteme ısrarında bulunamayız.” Olmak… mı dersiniz? Bilmek mi?
meltem okurunun profil resmi
“Tiyatroda olmak görmeye şartlanılmış bulunanı görmektir. Oysa ‘olmak’, görmenin mânâsı içinde bulunanı görmektir.”
Üç Zor Mesele
Üç Zor Mesele
Üç Zor Mesele
Üç Zor Mesele
’nin ‘oluş’u ile
Erbain
Erbain
’in ‘hengâmesi’ ve de benim ‘uğraşı’m buluşunca… Sev(in)dim.
meltem okurunun profil resmi
“Şu dünyada insan olmaktan başka bir vazifemiz yok. İnsan olabildikçe, insan olmanın ne olduğuna dair de güçlü bir şuur kazanacağız. Bu şuur başka insanlara bakışımızda önümüzü aydınlatacak. Başka insana duyduğumuz hürmet, bizim hürmete layık oluşumuzda temellenecek. Hürmet görebilmek için değil, hürmet görmesek bile cevherimizin hürmete layık olması bakımından hürmet gösteriyor olacağız. Hürmet göstermenin karşımızdakini yücelten bir şey olmak yerine, bizi yüce kılan, bizim insan olmaya dair şuurumuzu keskinleştiren bir şey olduğunu anlayacağız.”
Belki de Üzülmeliyiz
Belki de Üzülmeliyiz
Fatih okurunun profil resmi
Bayıldım elinize emeğinize sağlık Özgür de kendine yakışan karşılamada bulunmuş gerçekten harikulade olmuş devamı gelir inşallah. ( Ama kasınca kaçar inşallah öyle olmaz ) tekrar emeğinize sağlık
meltem okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, mübalağa ediyorsunuz. :) Zamanı gelirse devamı gelir, benim yöntemim bu, hissi olandan hisse almam gerek. Evet ayrıca,
Özgür Ş.
Özgür Ş.
alanına düşeni güzelce başrmış. Yanlış değilsem Türkçe idi branşı, ya da öyle uydurdum, yanlışsam düzeltiniz. :)
1 sonraki yanıtı göster
meltem okurunun profil resmi
“Nice zaman sonra idrak ettim ki her yaratılmışın kendi kâbiliyeti ölçüsünde bir hasreti ve vuslatı vardı. Gene her yaratılmış, olduğundan bir adım ileri gitmek gayreti hattâ savaşı içinde bulunuyordu. Böcek olmak, ağaç olmaktan, belki o bir adımı atarak ileriye geçmek demekti. Ama insan olmanın saâdeti, işte o, zirvenin ta kendisi idi. Halbuki dünyâya gelmiş bulunduğuna pişman olan ve bu insan kisvesinden bir an evvel soyunmak isteyenler ne kadar sa çoktu. Basit bir hoşnutsuzluk karşısında: Ölsem de kurtulsam… temenni ve terânesinden medet ummak, bu bıkkınlığın en basit belirtisi değil miydi? Halbuki hayvâni ve gayriinsânî bağların esâretinden ölüp kurtulmasan gelecek bir ölümün ne hazin hatta ne çirkin bir ölüm olduğunu bilebilseydik, elimizdeki hayat sermâyesini böyle yok bahâsına harcayıp tüketmek ister miydik? Ne yazık ki hiç yorulmadan, emek harcamadan, bedel ödemeden ele geçmiş bu saâdeti âdem oğlu küçümsüyor, hor görüyor hattâ bir mirasyedi gibi har vurup harman savuruyordu. Acaba bu, insanlık libâsı, giymek nasîbinin mesûliyetini duyamamaktan, şeref ve haysiyetini yerine getirememekten, insanlığın lezzet ve saâdetini tadamamaktan mı ileri geliyordu? Fakat büyük kütle, insan olmanın şuûruna varmadan çok evvel, sâdece beşer mertebesine ulaşmış olmanın dahi, bu gökkubbe altında ne muhteşem bir tâlih olduğunu fark edememekte idi.”
Bir Dünyadan Bir Dünyaya
Bir Dünyadan Bir Dünyaya
Sevindik efendim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.