4 Ocak 1950, Paris
Canuşkam,
Uzun mektubunu aldım. Ne müthiş bir mektuptu... İçinde her şey vardı. Hatta aşk bile vardı. Çok ihtiyaç duyduğum şefkat bile vardı bu mektubun içinde!!
Senin çalışma tempona gelince... Sakın buna üzülme. Niçin kendini ümitsizliğe kaptırıyorsun ? Neden ?.. Sen çalışmana bak... Gerisine de bir kalem boş ver: Önemli olan çalışmaktır: Çalışma sevinci de, çalışa çalışa gelir. Ben de, sanat şaheserleri yapmak için çalışmıyorum, ama bütün gücümle, tüm varlığımla çalışıyorum. Kaybettiğim zamanları yakalamaya çalışıyorum. Çalışma sevincimi tekrar yakalayabilmek için elimden geleni yapıyorum. Bazen de, çalışma sevincimi yakalaya bilmeye başladığımı fark ediyorum !
Ama, sende başka nedenler de olabilir tabii... Kulüpte bir gece, şiir okumuştun, hani ! Hatırladın mı ? Gözlerinden, birden yaşlar döküldüğünü görünce içimin karardığını hissetmiştim. Sesin, nasıl titremişti. Hey! Bütün bunlan hatırlıyor musun? Sanki böğrüme, kızgın bir ütü yapışmış gibi olmuştum. O gece... senin seneler sonra bile olsa yanıp tutuştuğunu anlamıştım !..
Bedri'nin ruhuna, insan üstü bir gücün acıyıp ona güç vermesi için dua etmiştim. Ruhunun çektiği acıları Allah dindirsin. Allah sana resim yapma sevinci versin ve bizim yanımızda yaşamaktan, mutluluk duyabilmeni mümkün kılsın.
Eren